bugün

yüzüncü maymun fenomeni

çok ilginç bir fenomen, ya da şey. bilimsel konulara meraklı olanlar elbette denk gelmiştir diye düşünüyorum. bu tip iddiaların bilimsel olması bir yana bunlardan genellikle "sözde bilim" olarak bahsedilir ve bilimsel anlamda hiçbir gerçekliği yoktur. bunun bilimsel anlamda katı görüşlü olmakla da bir ilgisi yoktur maalesef.

yüzüncü maymun fenomeni genel olarak rupert sheldrake isimli birinin ortaya attığı "morfogenetik alanlar teorisi" denen zırvalık ile ilişkilendirilen bir şeydir. rupert'e göre herhangi bir insan bir konuda farkındalık yaşadığında başka insanların da aynı konuda farkındalık yaşama olasılığı artıyormuş. maymun olayına gelirsek, bilim insanları yüz tane maymunun yaşadığı bir adaya kumların içine bir sürü patates bırakıyor. bu patatesleri bulan maymunlar onları kumlu şekilde yemeye başlıyor fakat bu durumdan pek de haz etmiyorlar. sonra içlerinden biri çıkıp kumlu patatesi suda yıkayarak yemeyi akıl ediyor. sonra tabii başlıyor bunu gören diğer tüm maymunlar da aynısını yapmaya. bu sırada yan adada bulunan maymunlar var ve onlar da aynı şekilde kumlu patates yiyorlar. ne ilginçtir ki ilk adadaki yüzüncü maymun patatesi yıkayarak yediği an çok ilginç bir şey oluyor ve ikinci adada yaşayıp onları hiç görmeyen maymunlar da patatesleri direkt yıkayarak yemeye başlıyor. bunun adına da yüzüncü maymun fenomeni deniyor. rupert'e göre ise bu, bir olayın sürekli tekrarı sonucu evrende yaratılan morfik alanların içerisinde oluşan rezonansın bu morfik alanlar vasıtasıyla başka mekanlara taşınıp olayın tekrarlanma olasılığının artması imiş. gerçek bilim dediğimiz şey de ise böyle bir durum olmamaktadır fakat evrene ciddi anlamda mesaj yollamaya çalışan the secretçıların nedense pek hoşuna giden ve ne yazık ki gerçek sandıkları bir şeydir. bu yüzden fenomenler hakkında araştırma yaparken rast geldiğimiz merak uyandıran ve ilginç bazı konuların yalnızca bir hikayeden veya yalandan ibaret olabileceğini de aklımızda bulundurmakta fayda vardır. yoksa ben de isterim elbette böylesine fantastik şeylerin olduğu bir evrende yaşamayı. diğer taraftan ise evrende hikaye olmayıp yaşanan onlarca gerçek olay var ve bunların gerçekten var olduğunu bilmek bile ufku genişletmeye yetiyor.