bugün

bediüzzaman said nursi

"en hayati yerlerine üç kurşun yediği halde, bilmem kaç kez siyanürle zehirlendiği halde ölmediği" gibi yalanlarla takdim ettiği hayat hikayesine kananların mübarek saydıkları ruhban papazdır.

şu zehirlenme iddiaları bile kendisine deli raporu veren abdülhamit han'ın doktorlarının ne kadar haklı olduklarının en açık delilidir. zehirlenme takıntısı paranoyak şizofrenlerde çokça görülen bir semptomdur. misal salih mirzabeyoğlu... illa belli bir ismi olan bir kişi olmaları da gerekmez. eğer bir paranoyak şizofrenle karşılaşmış, biraz sohbet etmişseniz, sıradan bir kişi olsa bile bu korkuyu taşıdığını görürsünüz.

cumhuriyet yönetiminin işi gücü yoktu da bunu zehirleyecekti! yahu cumhuriyetin on bin alim astığı yalanını söylüyorsunuz. bunca alimi asanlar neden böyle bir kerkenezi zehirlemeye tenezzül etsinler ki? asacak kadar bir suçunu görmüşlerse tereddütsüz asarlardı. hem iddianıza göre said-i kürdi ta osmanlı zamanından beri çok makbul bir alim değil miydi? sözde on bin alim asanlar, her biri osmanlı döneminde isim yapmış said-i kürdi'yi, süleyman hilmi tunahan'ı, seyid abdülkadir arvasi'yi nasıl ihmal etmişler? on bin alim arasına girecek kadar bile itibarları yok muydu?