bugün

askerlik

askerde ilk günüm, hani entelim yaa verdikleri ''askere el kitabı'' mı ne onu okuyorum. ''direklere tırmanmayacağım, arabanın gölgesinde uyumayacağım'' falan yazıyor uyarılarda. ''ulan hangi maymun türü ile askerlik yapacağım'' diye kendi kendime espri yapıp gülüyorum falan. bak, yolda kendi kendine konuşup gülen birisini görürseniz o deli falan değil, yalnızlığın nirvanasıdır muhtemelen. neyse bi çuval gereksiz işten sonra koğuşlara götürdüler bizi. hacı her yerde uyarılar var, uzay istasyonu sanki mübarek. ayna üstünde ''kıyafetini düzelt'' dolap üstünde ''kapağı aç'' lamba butonu üstünde ''bas ışığı yak'' filan yazıyor???

ben ne yaptım bunları görünce?? dedim ki ''ulan bu yazıyı okuyacak kadar aydınlıksa ışığı açmaya gerek yok. eğer yazıyı okuyamayacağım kadar karanlıksa yazıya gerek yok. bu durumda bu yazımın hiç bi işlevselliği yok'' gittim bunu direklere tırmanmayın diye uyarılan adamlara anlatmaya çalışıyorum ''bak şimdi hacı karanlıksa, ka-ran-lık-sa anladın, evet...'' falan telef oldum. koğuşta dumandan göz gözü görmüyor amk herkesin beyni yandı. sonra komutan geldi ''s.kt.rin yatın'' falan diye yatağa gönderdi bizi. yatakta bi süre daha yazının gereksizliğini kendi kendime ispat ettim. neyse ilk gün ben hepsini telef ettim kalan 6 ayda onlar beni telef etti. askere giderseniz kalabalığa biraz uyun amk, o uyarıları dikkate alın '''hehehe direğe kim tırmanır'' demeyin, afrika kabilesinden askere gelenler var orada *