simdi biz seninle

o korku ve savaş günlerinde oradan dönmeyi hiç istemediğimi ilk kez burada itiraf ediyorum sevgili. oradan döndükten yıllar sonra okuduğum bir şiirde "gençtim almadın canımı/bir gençlik ölümü saklı kaldı bende" demişti bir şair*. gençtim, genç ölmek istiyordum, herkes arkamdan ağlasın istiyordum, herkes kıymetimi bilsin, kimse beni kötü tanımasın istiyordum. olmadı sevgili, genç ölmeyi bile beceremedim. o günlerde okumak zorunda kaldığım adresi yanlış yazılmış bir mektupta, orada hayalini bile kuramadığımız uzak ve güzel şehirlerden birinden gelen bir mektupta sevgilisine sitem eden bir genç kızın şu satırlarına rastladım: " pis kurbağa, neden beni bırakıp o dağlara gittin sanki! seni hiç affetmeyeceğim." o mektubu, sanki bana yazılmış gibi yıllarca sakladım sevgili. çünkü benim, bana o dağbaşı yalnızlıklarımda bir mektup yazacak, bir sitem edecek tanıdığım yoktu sevgili.
şimdi biz seninle, üzerlerine yanlış adresler yazılmış mektuplar gibiyiz sevgili. *