bugün

viyana filarmoni orkestrası

-kendim için bir şey yapmak istiyorum artık.. yaşım kırk oldu, dedim koltukta otururken.
kırk yaş olgunluğu /sendromu /sorgulamasına girdikya.
-hayırdır dedi şaşkınlıkla eşim.
-bu kadar sene sizin için çalıştım, artık kendim için bir şeyler yapmak istiyorum. ben viyana filarmoni orkestrasını dinlemek istiyorum.
-istanbul'amı geliyorlar dedi eşi umursamadan.
-hayır ben onları viyanada kendi salonlarında izliycem.
-( kısa bir mavi ekran süresi sonrası) bensiz gidemezsin! dedi klasik kadın tribiyle.
neyse iternetten turne programına baktık. viyana hariç dünya turundaheryerde idiler. en yakın berlin konserine 12 şubata 3 dakikalık zaman diliminde biten bir internet bilet satışında mucizevi yer bulduk iki kişilik.
çocuklar evde biz hanımla berlin yolunu tuttuk 5 günlüğüne sadece bu laci ceketli amcalar için.
hoş olan berlin flarmoninin 1945 sonrası amerikalılar tarafında yapılan muhteşem akustikli konser salonunun ambiyansını solumaktı bonus olarak.
konser başladı.
rüya alemi gibiydi.
beethoven 6.senfoni pastoral ile giriş yaptılar.
her sazın tınısını ayrı ayrı içime çektim. tıpkı bir yemeğin içindeki her tadı ağzınızın içinde ayrıştırarak mest olmak gibi.
hayatında ilk defa bir konser dinleyen eşimin gözlerinden yaş geliyordu.
tecrübem o ki klasik müzik salonda dinlenmeli. her sazın kendi rengini özümsemeniz için..sıkıntı, yurdum insanı sadece trt 3 te mekanik dinlediği için '' oğlum bırakın entel takılmayı ne anlıyorsunuz bu gavur müziğinden'' modundadır.

ertesi sene bu senfoni takımlarının barcelonası antalya aspendosa geldi.
bu kulaklar tadını aldı ya dururmu, bu sefer yolculuk antalyayaydı çocuklarda dahil.
ve asıl süpriz çocukluğumun trt sinde dany kaye' in dany kaye ile bir gecede new york filarmoniyle( şimdinin cem yılmazın borusan filarmoniyle taklidini yaptığı) yaptığı stand up 'ında atıştığı büyük usta zubin mehtaydı.
konuk şef zubin'i bu gözler gördü ya.
sonuç: yetmez ama evetti yaşadıklarım. ama hala bu belkide askeri lisede giydiğim laci ceket gri pantolonla kendimi özdeşleştirdiğim dahi adamları kendi mekanlarında, şuanda trt hd'de izlerken gözümü alamadığım viyanadaki slonlarında izlemek.
40 ımın yarısındayım hala. bu sendrom bitmezki.