bugün
- karıya kıza doymuş erkek31
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur13
- anın görüntüsü23
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı10
- dursun özbek11
- bir şarkı sözü der ki10
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı112
- mert hakan yandaş31
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz20
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl17
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası39
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- galatasaray8
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- hakemsiz galatasaray8
- icardi190522
- fulya öztürk8
- fenerbahçe büyüklüğü9
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması11
- panathinaikos'un atatürk düşmanlığı9
- fenerbahçe taraftarı26
- jayden oosterwolde9
- dokunmaya kıyamadan sevmek21
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz22
- bik bikinize ne dikersiniz13
- mühendis erkeklerin genel özellikleri8
- bik bik'in cinsiyeti16
- ruh varsa neden görünmüyor13
- aşık olmadan sevişmek17
- en çok yaşamak istenilen şehir11
- bik bik için diktiğim keten pantolon10
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur11
- erkolar kapatılsın15
- galatasaray'ın yaşaması muhtemel facia15
- fred'in gs orta sahasını kucağa alması14
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği10
- fenerbahçe13
- mauro icardi11
- manitayla yapılacaklar16
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması11
- alex de souza13
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı11
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor14
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi18
- travestilerin genelde kürt olması16
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz13
Bak vatandaş, öncelikle şunu açıkça belirteyim. ben şu anda bir siyasi parti yandaşı değilim, ülkede beni temsil edebileceğini düşündüğüm bir oluşumu görmediğim için hiçbir partiye kendimi yakın hissetmiyorum. Fakat ülke olarak sıyrılmamız gereken bir holiganizm var. Bu korkulacak derecede yüksek seviyelere çıkmış. yanlışa yanlış demeyi bilmemiz lazım. Sen Chp tarafında olmadığın için lekeliyorsun bence sende adil ol ve yazacaklarımı mantığınla ölç kararını ona göre ver. Başlıyorum.
Şimdi bir bakalım; Kemal Kılıçdaroğlu SSK'yı batırdı mı? Batırmadıysa bu SSK neden zarar etti, nasıl battı?..
Kılıçdaroğlu hakkında ilk söylenen ve en çok inanılarak söylenen suçlama şudur:
"SSK'yı bile batırdı, bu adama memleket mi emanet edilir!"
Tamam, sağ kesimin doğası gereği -kimse farklı görüş okumadığı, dinlemediği ve kendi görüşünü sorgulamadığı için-, herkes birbirinden duyduğunu tek gerçek kabul eder.
Fakat Kılıçdaroğlu konusunda kendilerini aştılar, hepsi birden rakamlar veriyor.
Yani, "1991 yılında SSK 128.000 kar etmişti, 1992'de Kemal Kılıçdaroğlu ile 2.556.000 zarar etti, hatta 1999 yılında zarar 1.111.000.000 TL oldu" diyorlar.
Tabii ezberledikleri bu rakamları AKP'nin "Siyaset Akademisi" diye sunduğu "Gerçekleri çarpıtma ve yalanlar söyleme kursları"nda öğreniyorlar.
Haa bir de her yazılanın doğru kabul edildiği, hatta okunmadan "beğen-paylaş" yapıldığı Facebook sayfalarından. Aslında bir 'Merkez'den gelen "Bu adam bir Kurumu batırdı, idare edemedi; memleketi nasıl yönetsin!" şeklinde hedeflenen bir 'Algı yönetme tekniği' kullanıyorlar. Bakın Kemal Kılıçdaroğlu döneminde SSK'nın zarar etmesi veya batması olayının aslı şöyledir:
SSK'lı bir insan ömrünün bir kısmında çalışır. Çalıştığı dönemde kesilen paralar (Sigorta primleri), aslında bir başkasının emekliliğini (emekli maaşını, vs.) finanse etmektedir.
Bir süre sonra bu insan emekli olur ve artık çalışmadan maaş alır.
Bu sırada çalışan SSK'lılar da (tıpkı kendisinin daha önce yaptığı gibi) kendisinin maaşını ödemektedir.
Tabii ekonomi büyür, yeni iş imkanları sağlanır, sigortalı çalışan sayısı artarsa(Gelir artar); emekli maaşlarını ve diğer hizmetlerini rahatça ödeyen Kurum kar eder.
Bir de ekonominin daraldığını veya sabit kaldığını emekli sayısının arttığını düşünün.
Bu defa çalışmaya başlayanlar (yani para ödeyenler) az, çalışmadan maaş alanlar daha fazla olacak.
Doğal olarak Kurum zarar edecek.
Bir de çalışan sayısı değişmediği halde, emekli sayısının aniden arttığını düşünün! işte Kılıçdaroğlu döneminde SSK'da olan da buydu.
Hemen anlatayım: Turgut Özal Emeklilik için kadınlarda 55, erkeklerde 60 yaş şartını getirmişti. Sendikalar ve tabii çalışanlar bu yasaya 'mezarda emeklilik istemiyoruz' diyerek karşı çıkmışlardı.
Süleyman Demirel de 1991 genel seçimlerinde bu yasaya olan tepkiyi kullanarak, seçildiği zaman yasayı kaldıracağını vaad etmişti.
Seçimi kazandıktan sonra da yasayı değiştirerek "5 bin işgücünü tamamlayan herkes emekli olabilir" diyen yasayı çıkardı.
O dönemde Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal, bu yasayı 2 defa veto etti ama Demirel yasayı çıkarmayı başardı.
Tabii bu sayede çalışan sayısı sabitken(Gelir sabitken), 5 bin günü dolduranlar yavaş yavaş emekli olmaya başladı.
Ve her yıl emekli sayısına biraz daha emekli eklendi. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu döneminde SSK yıldan yıla daha fazla zarar(!) etti. Yani gelir artmazken, her yıl daha fazla artan emekli maaşlarını ödedi.
Zaten Kılıçdaroğlu AKP Döneminde Belediye Başkan adayı olunca da Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu gibi ne kadar kurul ve kurum varsa o dönemki çalışmalar hakkında incelemeler yaptı. Fakat yolsuzluk olduğuna dair bir tek rapor gösteremediler. Fakat 'insana utanma hissi veren o muhteşem duygu' bazı siyasetçilerde görülmediği için, aynı yalanı tekrarlamakta sakınca görmüyorlar.
Hele karşılarında bir de, her yalanına inanmaya dünden hazır 'yığınlar' varsa.
Şimdi bir bakalım; Kemal Kılıçdaroğlu SSK'yı batırdı mı? Batırmadıysa bu SSK neden zarar etti, nasıl battı?..
Kılıçdaroğlu hakkında ilk söylenen ve en çok inanılarak söylenen suçlama şudur:
"SSK'yı bile batırdı, bu adama memleket mi emanet edilir!"
Tamam, sağ kesimin doğası gereği -kimse farklı görüş okumadığı, dinlemediği ve kendi görüşünü sorgulamadığı için-, herkes birbirinden duyduğunu tek gerçek kabul eder.
Fakat Kılıçdaroğlu konusunda kendilerini aştılar, hepsi birden rakamlar veriyor.
Yani, "1991 yılında SSK 128.000 kar etmişti, 1992'de Kemal Kılıçdaroğlu ile 2.556.000 zarar etti, hatta 1999 yılında zarar 1.111.000.000 TL oldu" diyorlar.
Tabii ezberledikleri bu rakamları AKP'nin "Siyaset Akademisi" diye sunduğu "Gerçekleri çarpıtma ve yalanlar söyleme kursları"nda öğreniyorlar.
Haa bir de her yazılanın doğru kabul edildiği, hatta okunmadan "beğen-paylaş" yapıldığı Facebook sayfalarından. Aslında bir 'Merkez'den gelen "Bu adam bir Kurumu batırdı, idare edemedi; memleketi nasıl yönetsin!" şeklinde hedeflenen bir 'Algı yönetme tekniği' kullanıyorlar. Bakın Kemal Kılıçdaroğlu döneminde SSK'nın zarar etmesi veya batması olayının aslı şöyledir:
SSK'lı bir insan ömrünün bir kısmında çalışır. Çalıştığı dönemde kesilen paralar (Sigorta primleri), aslında bir başkasının emekliliğini (emekli maaşını, vs.) finanse etmektedir.
Bir süre sonra bu insan emekli olur ve artık çalışmadan maaş alır.
Bu sırada çalışan SSK'lılar da (tıpkı kendisinin daha önce yaptığı gibi) kendisinin maaşını ödemektedir.
Tabii ekonomi büyür, yeni iş imkanları sağlanır, sigortalı çalışan sayısı artarsa(Gelir artar); emekli maaşlarını ve diğer hizmetlerini rahatça ödeyen Kurum kar eder.
Bir de ekonominin daraldığını veya sabit kaldığını emekli sayısının arttığını düşünün.
Bu defa çalışmaya başlayanlar (yani para ödeyenler) az, çalışmadan maaş alanlar daha fazla olacak.
Doğal olarak Kurum zarar edecek.
Bir de çalışan sayısı değişmediği halde, emekli sayısının aniden arttığını düşünün! işte Kılıçdaroğlu döneminde SSK'da olan da buydu.
Hemen anlatayım: Turgut Özal Emeklilik için kadınlarda 55, erkeklerde 60 yaş şartını getirmişti. Sendikalar ve tabii çalışanlar bu yasaya 'mezarda emeklilik istemiyoruz' diyerek karşı çıkmışlardı.
Süleyman Demirel de 1991 genel seçimlerinde bu yasaya olan tepkiyi kullanarak, seçildiği zaman yasayı kaldıracağını vaad etmişti.
Seçimi kazandıktan sonra da yasayı değiştirerek "5 bin işgücünü tamamlayan herkes emekli olabilir" diyen yasayı çıkardı.
O dönemde Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal, bu yasayı 2 defa veto etti ama Demirel yasayı çıkarmayı başardı.
Tabii bu sayede çalışan sayısı sabitken(Gelir sabitken), 5 bin günü dolduranlar yavaş yavaş emekli olmaya başladı.
Ve her yıl emekli sayısına biraz daha emekli eklendi. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu döneminde SSK yıldan yıla daha fazla zarar(!) etti. Yani gelir artmazken, her yıl daha fazla artan emekli maaşlarını ödedi.
Zaten Kılıçdaroğlu AKP Döneminde Belediye Başkan adayı olunca da Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu gibi ne kadar kurul ve kurum varsa o dönemki çalışmalar hakkında incelemeler yaptı. Fakat yolsuzluk olduğuna dair bir tek rapor gösteremediler. Fakat 'insana utanma hissi veren o muhteşem duygu' bazı siyasetçilerde görülmediği için, aynı yalanı tekrarlamakta sakınca görmüyorlar.
Hele karşılarında bir de, her yalanına inanmaya dünden hazır 'yığınlar' varsa.
güncel Önemli Başlıklar