bugün

akın ipek in altın madenleri

tayyip verdi tayyip aldı vesselam...

evet, düğün davetiyesi basıyordu bunlar, kazıktı bunların davetiyeleri, herkes, her düğün sahibi yaptıramazdı. hatırlayın lan işte, koza davetiyeleri vardı.
düğün yapanlar falan şunu iyi bilirler;
görsel

ve de düğün yapacaklar, şayet size böyle bir katalog uzatılıyorsa oradan derhal kaçın.

her neyse, konumuz davetiye, düğün, dernek değil tabi.
ama bu davetiye olayını bilmezsek, altın olayına giremeyiz.

efendim, işte bu koza-ipek holdingin öyküsü işte bu davetiyeler ile başladı.
akın ipek'in babası ali ipek tarafından 1940'lı yıllarda adana'da kurulan matbaa ile holdingin temelleri atıldı.

ali ipek çekirdekten yetişme matbaacıydı.
çelimsiz ve zayıf biriydi, ama esnaf tarafından çok sevilirdi, çevre esnaf kendisine "cin ali" diye hitap ederdi.
ha işte o cin ali, diye tanınan ali ipek, aslında bizim bildiğimiz cin ali idi.

tabi yeni nesil bunu da bilmez.
cin ali: görsel

konudan konuya atlıyoruz evet, ama bu cin ali hikayesini de anlatmamız lazım.

efendim bu "cin" ali ipek, adana'dan yola çıkıp ankara'ya geliyor ve abisi ile ortak olduğu ipek matbaasından ayrılıp ankara'da tek başına bir matbaa kuruyor, kurduğu bu matbaanın adını da "koza" koyuyor. sonra da malum davetiye olayına giriyor.
ama davetiye yeterli gelmiyor cin ali'ye, bir süre sonra birkaç makine daha alıyor ve ilköğretim kitapları basmaya başlıyor.

ilköğretim kitapları basarken de 1. sınıflar için birşeyler yapmaya çalışıyorlar, ali ipek'in lakabı "cin ali"den yola çıkılarak bir resimli kitap kahramanı oluşturuluyor ve işte hepimizin bildiği cin ali efsanesi ortaya çıkıyor.

yani işte bizim yıllarca okuduğumuz cin ali serisi, aslında bu koza-ipek holding'in sahibi akın ipek'in babası.

hülasa bu koza-ipek grubu işte bu cin ali ve milli eğitim kitapları basarak baya bir büyüdü.
ankara'nın en büyük matbaası oldu.

derken 90'lı yıllarda cin ali bey rahmetli oldu ve işleri oğulları akın ve tekin kardeşler devraldı.

tabi bu yükseliş döneminde hatırlı dostlar da ediniyordu koza-ipek grubu. bu hatırlı dostların kim ve kimler olduğu herkesin malumu tabi.
neyse, bu hatırlı dostlar, güzel bağlantılar ile birlikte koza-ipek sektörünün 1 numarası oldu, sonra da borsa'ya açıldı. bu borsaya açılış süreci baya zorlu oldu, medya tarafından ambargoya maruz kaldılar. işte bu ambargo sonrası akın ipek okyanus ötesinden gelen tavsiye ile medya sektörüne girmeye karar verdi.

pek revaçta olmayan tuncay özkan'a ait kanaltürk televizyonu, baya sağlam bir bedelle satın alındı. medyanın da getirdiği güç ile artık koza-ipek imparatorluğu'nun önlenemez yükselişi başlamıştı.

matbaa, medya derken, koza ipek grubu madenciliğe de el attı.
avrupa'nın en fazla altın rezervine sahip ülkesi olan türkiye'de önemli maden sahalarının ruhsatını hocaefendinin duaları, tayyip efendi'nin ihsanlarıyla ele geçirdi.
Koza Davetiye Mağaza işletmecilik A.Ş ve Koza ipek Holding A.Ş firması, 2005 yılında Normandy Madencilik A.Ş.'nin bütün hisselerini Newmont Mining Corporation Şirketi'nden satın aldı.
elde ettiği imtiyazlarla yaklaşık 1 milyar dolara alınan bu şirket halka 2.5 milyar dolar değerle arz edildi, günümüzde şirketin değeri 10 milyar dolar civarındadır.

işte akın ipek'in türkiye cumhuriyeti sınırları içindeki maden sahaları;
görsel

maden sahalarından birinin adı enteresan.
Himmetdede...
görsel

cemaatin altın çocuğu akın ipek, kendini bugünlere getiren himmet sahiplerini unutmamış ve jest yapmış.

tabi para himmet sahiplerinden akıyordu.
o zamanlar cemaatin altın çağıydı. "ol deyince oluyordu..."

cemaatin gönüllüleri tarafından düzenlenen sahte çed raporları, şişirilmiş maden üretim rakamları ile maden sahalarından kaçırılan kayıtdışı altının haddi hesabı yok tabi.

çevreye salınan siyanürden de haberdarsınızdır zaten.
http://www.yeniege.net/ha...tina-muhursuz-baskin.html

ama biraz araştırılınca bu maden sahalarından buhar edilen altınların nerede olduğu ortaya çıkıyor.
tabi ki akın ipek'in şu an ikamet ettiği ingiltere'de...

"nasıl lan?" diyeceksiniz.

şöyle,
yukarıda da bahsettiğim üzre sahte raporlar ile üretim bir şekilde şişirilerek cemaatin paraları bir güzel aklanıyor koza altında.
zira, dünyada ortalama 1 ton cevherden 1.5 gram altın elde edilirken, bizim kozacılar 1 ton cevherden tam 6 gram altın elde etmişler.

dünya ortalamasının tam 4 katı.

ulan amerika işin içinde olmasa, bize demokrasi getirir bu rakamlar ışığında be.

ama tabi bu kara para trafiğinin içinde abd'de var.

altını çıkar, rakamı şişir, parayı al. çıkan altını da işlenebilir cevher adı altında bedava yurtdışına çıkar.

nereye?
ingiltere'ye.

siksen altın çıkmayacak bir coğrafya'da da maden ruhsatı al ve türkiye'den getirdiğin cevheri oradan çıkıyormuş gibi işle, böylece 2 misli, 3 misli kazan.
aklanılan kara para da cabası...

işte ingilizlerden alınan altın madeni izni;
http://ekonomi.millet.com...arama-izni-haberi/1275396

işte erdoğan'ın "cemaat bizi kandırdı" olayının iç yüzü.

konu kanma, kandırılma değil, konu milyar dolarlar.

kanla suladığımız toprakların altında yatan milyarlarca doların paylaşılamaması.

siz hala kavga dershaneler yüzüne mi çıktı zannediyorsunuz?

şimdi üç vakte kadar bu maden sahaları ya ethem sancak'a, ya çalık grubuna geçer.

bizim sevgili zall "trafikte volkswagen istemiyoruz" diyeceğine, hepimizin yararına olan şu konularda kampanyalar yapsa ne güzel olur aslında.

her neyse, bu saatte baya uzun yazdık. sıkılmışsınızdır, kusura bakmayın artık.

not: cin ali hikayesi gerçektir.