ebu cehil

cahil falan değildir. hatta o zamanın şartlarına göre çoğu araptan daha zekidir. o yıllara göre değerlendirirsek kapitalizmin babasını uyguluyor. gün gün zenginleşiyor. liderlik vasfı yüksek, duygularıyla değil beyniyle hareket ediyor. kültür yapısının en alt tabanda olduğu arapların sudan sebeplerle birbirine giriştiği bir yerde adam at oynatıyor. akıllı biri ki tartışmaya direk kavga ile gitmiyor önce adamları öne sürüyor. yani adam kurnaz. okuma yazma bilen o zamanki şartlara göre dış politikayı takip eden sözü geçen biri. fakat mizacı sert.. yaptığı işlerde duygularını çıkaran beyniyle hareket eden biri... hatta ebu l hakem buradan geliyor çünkü adam duygularını bir kenera bırakıp objektif yaklaşan ender insanlardan. peki nerden geldi cahil kelimesi tabi ki ebu cehilden daha zeki olan yeğeni muhammed ona bu lakabı vermiştir. fakat muhammed zekasını sert bir mizaçla insanı ezen bir düzene göre değil de yeni yasaların ve düzenin oluşturulacağı bir yöne doğru kaydırmış. insanların kahramanı kurtarıcısı olarak tarihe geçmiştir. ebu cehil ise kabileler arası bir üstünlük yarışına girmiş bu davasını da tek kişiye indirgemiş muhammed i yok edeceğim diye beyniyle değil duygularıyla hareket etmiş bu uğurda sosyal statüsü düşük, fakir- köle insanlara kötü davranmaya başlamış bir mallık yapmış ve tarihten silinmiştir. gelelim kahraman muhammed' e.. islam fikri oluştuktan sonra biliyordu ki sosyal statüsü düşük olanlar bu dine gelecek ve işler istediği gibi gidecekti. gitti de islama ilk geçenler ( karısı hatice, arkadaşı ebubekir falan hariç ) genelde fakir olan kişiler islama geçti..

şimdi gelelim kahraman muhammed ile amr bin hişam ( ebu cehil ) davasına.. muhammed, insanların arasında sözü geçen, saygın, güçlü birini islama çekecek ve bu sayede gücüne güç katarak kendi oluşturduğu düzenleri kabile dışına çıkarabilecekti. bu ilk aşamada amr bin hişam ın islama geçmesi büyük bir nimetti. bir gün muhammed, amr bin hişam ın evine gitti. fakat aldığı cevap istediği gibi değildi. ardından şu ayetler iner.

müdessir 18-25

Kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı!
tekrar kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı?!
Sonra baktı.
Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı.
Sonra arkasını döndü ve böbürlendi.
Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil."
insan sözünden başka bir şey değil bu."
Onu sekara (cehennem) fırlatacağım.
Bilir misin nedir sekar?
Ortada bir şey bırakmaz, hiçbir şeyi görmezlik etmez o.
insan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o/deriyi yakıp kavurandır o.

adam doğmatik değil, düşünüyor tartıyor, hemen hop diye atlamıyor. fakat insanlar şunu göz ardı ediyor peygamber lan o tabi inanacak yahu o sana öyle geliyor. günün şartlarına göre değerlendir. ve kendi zamanına gel. sana biri ben peygamberim allah ve bana uy ki senin için dua edeyim dese ne dersiniz? tabi ki adama sinirlenir kızarsınız. ee şimdi sen diyorsun ki lan ama islam hak din? o yüzden kızarım. yahu bunu anlamak neden bu kadar zor zamanın şartları. anladın mı tarihi olaylar güne göre yorumlanamaz. o zaman ki şartlar içinde değerlendireceksin. ve o şartlara göre onların dini hak? aynı senin islama inandığın gibi o günkü insanlarında gerçekleri var. ee adam düşünüp, ölçüp, kızdığı için cahil ilan ediliyor.

koskaca tanrı, kendi yarattığı basit bir kula karşı sinirleniyor ve bu ifadeleri söylüyor değil mi? tabi ki içinde insani duyguların barındığı bu ayetler bir insan sözünden başka bir şey değildir. istediği yerde can alan bir tanrı gücü var ise. ufak bir kalp krizi ile sessiz sedasız ebu cehil'in işini bitirebilirdi. fakat böyle bir tanrı olmadığı için muhammed, sinirlenmiş ve bu sözleri ayet diye lanse etmiştir.