bugün

hamza hamzaoğlu

öncelikle kendisi hakkında şampiyon olduktan hemen sonra şunları yazmıştım:

(bkz: hamza hamzaoğlu/#27813407)

şimdi gelelim 2 ay sonrasına, yani bugüne...

hoca bu süreçte bir takım şeyleri çok yanlış yaptı. mesela?

-celta vigo dışında adam akıllı hazırlık maçı yapılmaması. gereken konsantrasyon ve motivasyonun verilememesi.

-şampiyonluğun yarattığı rehaveti azaltmaktansa körüklemek.

-melo meselesindeki rahat tavırlar, devamlı izin vermek ve otoriteyi koymakta gecikmek.

-2 ay boyunca tek bir oyuncuyu göndermek için ekstra çaba sarfetmemek, hali hazırda gönderilmek istenen futbol hayatının olgunluk çağına çoktan gelmiş adamları kampta denediğini söylemek ve sonra birdenbire onlardan da vazgeçmek.

-bilhassa medya ve taraftarın ilgilendiği konularda net tavır sahibi olmak yerine dursun özbek gibi güvenilmez tavır sergilemek.

bunlar bilfiil hocanın tercihleri ve hataları. bunları biraz açmak da lazım.

dünkü bursaspor maçı gösterdi ki takım hazır değil. tabi ki hazır olmaz çünkü iyi bir hazırlık dönemi geçirilmedi. gerçekçi rakiplerle oynanmadı. 11'de oynayacak transfer Podolski haricinde yapılmadığı gibi alınanlar da kamplara yetiştirilemedi.

o halde takım neden kampa götürüldü? zaten birbirleriyle oynamaya alışkın adamları alıştırmak için mi? florya'da kalınabilirdi o zaman. bu şekilde otel seyahat benzeri giderden de kurtulunurdu.

ben kampın amacına ulaşamdığı kanaatindeyim ve transfer vesair konudan çok hocaya bu konuda kızgınım aslında.

hocanın hala şampiyonlar liginden haberi yok gibi bir hali var. fakat gidişat kendisinin avrupa macerasının prandelli'den çok da farklı olamayacağını gösteriyor.

bize de yeni kanser günleri.

peki bu takım real ve barcelona olmasa da neden bir milan, arsenal, schalke tarzı muhtemel rakip emsali takımlarla hazırlık maçı yapmadı? bir.

real'le hazırlık maçı yapılacak, doğrudur. lig başladıktan 3 gün sonra hazırlık maçı yapmanın mantığı nedir, onu zaten anlamış değilim. o yüzden onu hazırlık maçı değil de hatır gönül maçı gibi görüyorum.

hazırlık maçı dediğin kamp döneminde zaafiyetler ve iyi yapılanlar, kondüsyon gibi unsurları test etmek için yapılır.

yani şimdi hamza hamzaoğlu galatasaray'ın eksiklerini bilmiyorum diyebilir mi? veyahutta real bizi beşlemeden dursun bey elini cebine atmayacak mı?

buralar hocanın yönetimle ortaklaşa sıkıntıları. iki.

öte yandan barcelona'nın dahi 7-8 hazırlık maçı yapıp, okyanus aşırı kamp yaptığı yerde biz neden avusturya'ya gidip ried falan gibi garip ve hiçbir şekilde maç seviyesi oluşturmayacak takımlarla maç yaptık bunu da anlamak güç.

rehavet konusu var...

rehaveti yaratan da hocanın maalesef kendisi. her beyanatıyla bir falso veriyor. takıma güvendiğini göstermek için biz zaten şampiyon takımız gibisine konuşuyor ama ortaya yeni iddia koymuyor.

bu sene de şampiyonluğun en büyük adayıyız demiyor mesela. veya şampiyonlar liginde özlenen galatasaray'ı izleteceğiz, başka hezimetlere tahammülmüz yok diyemiyor.

bunlar söylenmedikçe de takım kazanılacak hiçbir şey kalmamış bir havada, gizliden tembelliğe alışıyor aslında. daha kötüsü farkında bile olmadan.

melo konusunda da yine parallellik gösteren bir gevşeklik var ve bu tamamen kendisinin sorumluluğunda olan bir durum.

melo'nun iznini ya oyuncuyu tamamen kaybetmemek ya da kötü ayrılmamak için 2 defa uzattı. fakat bu alınabilecek en yanlış tavır olduğu gibi kulüp menfaatlerinin tam tersine gidiyor.

melo gibi bir adamdan hem belli miktarda da olsa bir para kazanılır, hem de olduğundan daha efektif takas teklifleri alınabilirdi.

ancak o mukavelesi olan bir oyuncuyu adeta boşa çıkmış gibi bir hale getirdi. açık konuşmak gerekirse inter'in tacizlerine ve melo'nun gevşekliğine meydan verdi.

melo'ya bi kere anlayış gösterdi diyelim hadi tamam. 2.yi göstermenin gereği neydi? madem gideceğine bu kadar eminsin pafa gönder, inter'i git fifa'ya şikayet et, zamanında gelmemekte ısrarcıysa git melo'yu da şikayet et, ceza ver.

bu kadar kolay olmamalı galatasaray gibi bir kulüpte bazı şeyler. kabul etmek mümkün değil.

demeçlerinde ne dediği belli değil bir de... raporu verdim, vericem, ffp, evlatlarımız, şampiyon takım, eksiklerimize bakıcaz falan filan.

geldiğinden beri bilhassa ocak transfer dönemi olmak üzere büyük bir istekle stoper ve forvet istiyorsun. yani daha baktım, bakacağım var mı?

türkiye'de futbolla ilgili insanların bir çoğu detaylara çok dikkat etmeyen, popülizm düşkünü sıradan insanlar. bu doğru.

ama hepimiz değiliz ki. bir takım şeyler ortada.

gördüğün şeyi sen kendin söyleyemezsen biz ne diyebiliriz ki?

sabri zaten çok iyi bir futbolcu değilken bir de yeni sözleşmenin de altında kalıp hazırlık dönemini saçmalayarak geçirdi. maçta 2 tane penaltı yaptırmaktan tut nice'inden bursa'sına kimle maç yapsak adamlar ağız birliği etmiş gibi sağ taraftan geliyorlar. sağ taraf yol geçen hanı gibi. hem de eboue gittiğinden beri.

sen şimdi bunu görmediğini mi söylüyorsun. imkan yok.

melo geçen seneden beri belli şekillerde ülkesinin takımlarına sinyal yapıyor. hadi onları farketmedin sezon bittiğinden beri adam gideceğim diyor.

koca scout ekibin var, internet var, youtube var, menejerler var... yani bir tane ön libero gözüne çarpmadı mı 8 ayda hocam? mümkün mü böyle bir şey?

melo'yu istemeyebilirsin, saygım var, ayak bağı olduğu konu çok... ama sen yerine kimlere baktın?

kendi içimizden telafisini yaparıza geliyoruz gene... kendi içinden telafisini yapabileceğin adam normalde yedekleri olan adamdır. as adam sakatlandı mı hamit, bilal gibi yedeği olabilecek biri dönemsel çözüm olur. ama as adam artık kulüpte değilse yerine direkt oynayacak birisini gider alırsın.

bunun ötesinde her şey geçen seneki gibi devam edecek gibi gelebilir insana. ama takımlar ciddi takviyeler yaptı, anadolu takımları bile daha da güçlendiler, her şey daha da zor olacak ve şampiyonlar ligi oynayacaksın. farkındasın.

ama sanki bunlar illüzyon gibi açıklamalar yapıyorsun.

hamza hoca'ya kızıyorum çünkü medyanın önüne atmayarak delikanlılık yaptını zannettiği bir takım adamlar önce kendisini yem ettiğinde artık kusura bakmayın diyebileceği kimse de kalmayacak yanında.

çünkü hocanın ısrarlı olduğu bir konu var, sosyal medyayı sallamıyorum demek. bu ne demek?

taraftar ne derse desin biz yaparız olur. taraftar sadece ister, bi boktan anlamaz.

belli noktada söylediği doğrudur hocanın ama bu takımla yatıp kalkan adamlardan da her şey güllük gülistanlık gibi davranmasını beklemesi komik olduğu kadar biraz da küstahça.

ibrahimoviç neden gelmiyor? yönetim/hoca gitsin diyen adamları ben de ciddiye almam.

ama stoper, sağ bek aynı şeyleri yaşamamak için lazım, orta saha pamuk helva gibi dediğimizde siz kimsiniz denecekse, yarın başarısız olduğunda yanında kalacak son adamdık ama artık arkanda değiliz deriz.

biz kimse gitsin bize danilo'yu alsın, varane'ı alsın, beri yerden xabi alonso getirilsin demiyoruz. biz prandelli'nin enkazı bir kere daha yaşatılmasın diyoruz. biz adnan polat galatasaray'ına dönüştürülmeyelim diyoruz.

bir de sneijder konusu var.

sneijder mutsuz çıktı. mutsuz çıktı ama hocaya ciddi bir terbiyesizlik, bir bozgun vesair yapmadı.

ama sneijder dediğin adam o kadrodaki çok adamdan bin defa daha galatasaraylıdır. her fırsatta bunu kanıtlamıştır.

dün de takım top oynamadığı için mutsuzdu, haklı olarak bir şeylerin farkında olan taraftarla aynı duyguları paylaşıyordu ve çıkarıldığı için öfkeli olan bir futbolcudan çok karamsarlığa kapılmış, üzgün biri gibiydi.

bizi umursamasan da gerçekleri gören görür hamza hoca. sneijder de bu kadronun en kariyerli ve değerli parçası olarak olan bitenin farkında ve isyan etmek istiyor.

sen de etmek istiyorsan ve birilerini taşımaktan yorulduysan isyan et artık.

çünkü yarın 1.torbadan bayern, 2.torbadan real çıkarsa kimseye laf anlatamazsın.