bugün

akıl

Kullanımına göre akıllı veya akılsız olarak nitelendirilmenize sebep olan olgu.
Allah hz. Ademi yarattığında ona üç tane hediye getiriyor. Bunlar; ilim, haya ve akıl. Hz. Adem a.s aklı seçiyor. Cebrail a.s da haya ve ilime geri dönmelerini söylüyor. Haya ve ilim karşı çıkarak "biz ruhlar aleminde beraber idik. Asla birbirimizden ayrılamayız, ve akıl nerede olursa biz ona tabi oluruz. " diyorlar. Bunun üzerine cebrail a.s "öyleyse yerlerinize yerleşin" diye emrediyor.
Akıl dimağda,
ilim kalpte,
Haya da gözde yerleşti.

Bu da gösteriyor ki ilim ve hayanın yoldaş olmadığı akıl vasat kalıyor.
Günümüzde insanların akıl olarak değerlendirdikleri tamamen kendi çıkarları yolunda hareket edebilme yetenekleriyle orantılıdır. Eğer başarı ele geçecekse etik olmayan her şekilde başarıya ulaşmak mümkün olarak gözüküyor. Burada da sıkıntı ortaya çıkıyor.
insanları hedef yolunda basamak olarak gören insanların akıllı olmaktan bahsetmek abes kaçar.
Hayanın olmadığı bir toplumdan bahsediyoruz. Gençlerin "rahatlık" adı altında başkalarına saygısızca davranmalarından tutun da anne babalarına yaklaşımlarına kadar hepsi hastalık. Tabi işin geçmişine gidersek anne babanın "evladımla arkadaş olayım" derken evladının enseye şaplak yaptığı insanlara dönüşmeleri çok acı. Anne annedir, baba babadır. Bu sadece bir örnek. Ya da öğrencilerin öğretmenlere karşı tutumlarını izleyin. Saygısızlıklarını görmek çok zor olmayacak. Ve bunun gibi bir çok örnek verilebilir. Edebin ve hayanın silindiği bir yerde akıldan nasıl bir iz bulunabilir ki?

ilme gelince, aslında baya derin bir konu ilim. Peygamberin vefatından sonra sürekli "benim fikrim doğru!" insanları var olmuştur. Ancak ilmi almaktan daha zor olan bir şey var ki o da ilmin hakkını vermektir.
Bir gün derviş dedi ki bana;" bu ilim iki yoldur, ya cennet ya cehennem" . Yani bildiğinle de amel etmek zorundasın. Etmiyorsan sıkıntı var.
Aslında daha büyük sıkıntı "biliyorum" deme meselesi. Bu noktada hz. Ebubekir r.a ' nın şu sözü gelir aklıma "ilmin sonu cahilliktir."
Buradaki sözden "müslümanlar cahildir" anlamını çıkartan çikoyu sahneden alalım.
Bu demektir ki; önce bilmezsin, sonra sana öğretilir "bildim" dersin sonra kabdan kaba sokarlar "ben hiçbir bilmiyorum" dersin.
Hani şu her ergen filozofun ağzında dolanan cümle "tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir." Bunu söyleyince "hıaaa" oldun görüyorum cici.

Görülüyor ki ilmin sonu zaten aklın yetersizliğine çıkıyor. Edebin sonu aklın nuruna varıyor. Şimdi bu üç olguya bakınca zaten birbirlerinden ayrılmaları düşünülemez.
Zamanında hangi kitapta okudum hatırlamıyorum ama bir söz okumuştum. O zaman kıymetini bilemesem de hayatımın sonraki evresinde akıl konusunda çıkardığım her derste o söz geldi aklıma.

"akıllı insan doğru ile yanlışı ayırt edebilen değil, doğruyu görüp ona yönelendir."