bugün

halkların demokratik partisi

Her metrobüsten inişimde yakınlarımda bir midyeci varsa mutlaka gider, artık cebimdeki bozukluklar ne kadarsa ona göre midye yerim. Genelde midye yediğim insanlar ise Doğu’nun bir ucundan istanbula yaşamaya gelmiş fakir, alnının teriyle ekmeğini kazanmaya çalışan Diyarbakırlı, Mardinli güzel insanlardır.

Seçim sonuçları hakkında konuşmama kararı almıştım çünkü ne konuşursam konuşayım sonuç hiçbir şekilde beni tatmin etmemişti. Birşeyler söylemek istemedim. Çünkü ben ütopik düşüncelere sahip, idealist birisi değilim. Fazlasıyla realist olduğum için olsa gerek bu seçim sonuçları beni adeta çileden çıkardı. PKK’nın siyasi örgütlenmesi HDP (ister kabul ister kabul etmeyin PKK terör örgütünün siyasi kanadı) 80 milletvekili ile meclise girdi, bunu zaten hepiniz biliyorsunuz.

HDP barajı geçtikten sonra sosyal medyada “memnun musunuz teröristleri meclise soktunuz” diyen AKPlileri gördükten sonra beni bir gülme tuttu. Sanırsın ki barajı geçiren CHP ile MHP. Güzel kardeşim sen HDP’nin hangi bölgeleri kazandığını biliyor musun? Tabiki de biliyorsun benim ki de soru.

HDP'nin kazandığı bölgelere bakınca AKP’nin 12 yıllık iktidar süreci boyunca sürekli olarak aldığı Doğu Anadolu Bölgesi ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi, peki buralarda hangi düşünceye sahip insanlar yaşar? Cevabını biliyorsun kabul et artık. Muhafazakar kesim olarak adlandırdığımız sağ kesimin insanları bu bölgede ağırlıkta. Ve Türkiyede genellikle muhafazakar kesimin oyları hangi partiye gider? Şimdi anladın mı 'birazcık' kimin oylarının kime gittiğini?
Bir diğer olayımız ise HDP'ye Sol parti denilmesi. Nasıl ifrit olurum anlatamam. HDP sol bir parti olsa sürekli muhafazakar, sağ kesime oy veren seçmenin oyunu almayı nasıl başardı sence? Ya onlara oy veren insanlar niçin oy kullandığını bilmiyor yada Türkiye Cumhuriyetinin önemli bir kısmı (6 milyondan biraz fazla) 180 derece dönerek düşüncesini değiştirdi?

Hadi birazcık gerçekçi olalım, bugüne kadar kaç tartışmada fikrini değiştiren insan gördün? Bence kocaman bir hiç. Peki haksız olduğunu bile bile tartışmaya devam eden kaç insanla karşılaştın? Çok değil mi?

itiraf et artık bunu kendine. HDP’ye giden oyların büyük bir çoğunluğunu geçen seçimlerde AKP’ye oy vermiş seçmenler oluşturdu.

Buraya kadar yazdıklarımı sindire sindire okuduysan şimdi de diğer bir konuyu ele alalım. Bundan sonra yazacaklarıma alınacak olan kişi/kişiler kendinizi biliyorsunuz, daha fazla yazarak beni uğraştırmayında şu Allah vergisi olan beyninizi azıcık kullanın.

Şimdi seçimlerden hemen önce gerçekleşen olayları bir düşünelim.

Bommm.

Evet, patlamadan bahsediyorum, hani HDP nin mitinginde gerçekleşen patlama. Hemen seçimlerden önce olması senide işkillendirmedi mi? Bunu yapanlar niçin yaptı düşündün mü? Yapılma nedeni çok bariz belli ama kanıtlayamıyorum. Birazcık aklımı kullanıyorum; diyorum ki bunu eğer HDP’ye karşı görüşte olanlar yaptıysa neden tam seçimlerden önce yaptıda HDP’nin eline bir koz verdi.

Evet, doğru okudun “koz” diyorum. Çünkü Selahattin Demirtaş bu patlamayı öyle bir güzel kullandı ki, bakın biz masumuz bizi patlatıyorlar havası verdi, kendisinin ve partisinin barıştan yana olduğunu(!) bu patlamayı gerçekleştirenlerin ise cevaplarını sandıkta alacağını söyledi. (Aldıda.)

Şimdi düşünelim son mitinglerini düzenlerken, bu patlamayı gerçekleştiren her kimse senin insanının mitinglere gelmesini mi engellemek istedi? Madem öyle düşünüyorsun, bu patlamayı gerçekleştirenler niçin mitingler başlar başlamaz bir patlama gerçekleştirmedi de son mitingleri buldu? Çünkü eğer ilk başlarda böyle bir patlama olsaydı HDP mitingine kaç insan gidecekti?

Biraz düşün güzel kardeşim, çok düşünmeni istemiyorum, tekrar tekrar yazıyorum daha net anlaman için. SON mitinglerini düzenliyorsun, coşkulu bir kalabalık var, nasıl olsa son mitingler diye bir patlama gerçekleştiriyorsun ve bunun seçim sonuçlarına etki edeceğini çok iyi biliyorsun. Çünkü bizim halkımız ezileni, masum olanı sever ve sende bunu gayet güzel kullandın. Evet, anladığın gibi kardeşim, o patlamayı gerçekleştirenler açık açık HDPlilerdir ve kendi insanını öldürüp, sözde onların haklarını savunur.

Bombalar patladı, seçimler sonuçlandı. HDP meclise girdi...

Batı medyası bu durumu Selahattin Demirtaş’a “Kürt Obama” diyerek, HDP’yi kast ederek, Türkiye solunun(ne sol ama sağ kesimin oylarıyla kurulmuş bir sol) başarılı olduğunu ve bunda da Selahattin Demirtaş’ın çok büyük bir etkisi olduğunu yazdı. Batı’nın gözünde Türkiye solunun lideri şuan Selahattin Demirtaş.

Böyle bir tablo ile karşılaşacağımızı ben çok önceden sezmiştim çünkü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde şöyle bir tezim vardı. Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının ardından facebookta şöyle bir yazı yazmıştım.

"Bu seçimin asıl galibi Demirtaş olacak şöyle; Tayyip bir koltuktan, diğerine geçecek onun için sıkıntı yok, Ekmelettin ise 2. Olup benden bu kadar hadi eyvallah diyecek. Demirtaşta arttırmış olduğu popülaritesi ile solun yeni lideri olarak imaj yapmış olacak. CHP sadece seçimi kaybetmiş olmayacak, büyük bir imaj zedelenmesi yaşamış olacak…”

Evet tam dediğim gibi, bugün marjinal solcular bile HDP’nin sol oylar ile barajı geçtiğine inanıyor. Türkiye solu(!) çok başarılı(!) bir iş yaptı ve HDP’yi barajı geçirtti.

Selahattin Demirtaş’ın üstüne basa basa "Biz AKP ile içeriden veya dışarıdan koalisyon yapmayacağız.” demesinin hemen ardından bugünlerde CHP-AKP koalisyonuna destek verebileceğini bizzat Selahattin Demirtaş kendisi söyledi.

Seçimlerden sonra Sırrı Süreyya Önder “emanet oyların farkındayız” diyerek, kendilerine oy verenlere şükranlarını sundu ama Selahattin Demirtaş ne dedi “emanet oylarla barajı geçmedik” bu açık açık nankörlüktür, ikiyüzlülüktür. Politika zaten bunları gerektirir değil mi!?

Her neyse daha fazla konuşmaya gerek yok, şimdi bu yazıyı okudun, umarım kendine ufak bir pay çıkarmışsındır. Belki sende HDP’ye oy veren, çoğu şeyin farkında olmayan, gerçekten barış yanlısı bir arkadaşsın. Güzel kardeşim benim sorunum kürtlerle değil, benim sorunum PKK ile, benim sorunum terör ile, benim sorunum IŞID Terör Örgütüne karşı mücadele ettiği için PKK’ya "terör örgütü" demeyenlerle , benim sorunum Abdullah Öcalan ile, benim sorunum Öcalanın heykelini dikmeye çalışanlarla, benim sorunum çarşı iznindeki askerlerimizin ensesine sıkanlarla!

Midyesini yiyebildiğim güzel insanla benim nasıl bir sorunum olabilir?

Ah bir anlamaya çalışssanız...