bugün

uçak fobisi

yükseklik fobisinden kaynaklanıyor olabilir. o anda düşünüp korktuğunuz şey yukarıda uçağın başına gelebilecekler değil, ne kadar da yukarıda olduğunuz ve hiçbir şeye tutunmadığınızdır.

ilk defa uçağa binecekseniz bilmeniz gereken şey şu; uçakta sizi deli gibi korkutan bir iki an var.

birincisi henüz yerdeyken motorun gürültüyle çalışıp uçağın havaalanı içinde hareket etmeye başladığı an. dikkat edin, motordan gelen yüksek ses başladığı anda ve uçağın en ufak hareketinde aklınız çıkıyor. çünkü uçuşa başladığınızı düşünüp korkuyorsunuz. durum psikolojik yani. halbuki camdan dışarı bakıyorsunuz, en fazla 10 km ile sadece oradan oraya gidiyorsunuz. motor sesi ve uçağın yerde geçirdiği süre biraz uzuyor bu korku nedeniyle. hatta içinizdeki korku sizi o kadar yoruyor ki, artık uçalım lan diyorsunuz.

ikincisi artık bir an geliyor, tüm hostesler hazırlanıyor. uçak karada hızla ilerlemeye başlıyor. yanınızdaki kitap okuyan rahat tip bir an kitabını bırakıyor. motorun sesi coşuyor. o an bir bokluk olduğunu anlıyorsunuz. karada hızla giderken bir anda içiniz çekilmeye başlıyor. düşme hissini yaşıyorsunuz. tebrikler, havalandınız. işte o an, ilk kez uçağa binen ve yükseklik fobisi olan kişilerin atlatması gereken en büyük eşik. gitgide daha yukarı çıkıyorsunuz, içinizdeki düşme hissi yok oluyor, alışıyorsunuz çünkü. ancak kafada sürekli yükseldiğinizi bilmenin verdiği huzursuzluk sürüyor.

sonra bir iki kere daha içiniz çekildikten sonra düz ilerliyorsunuz. burası kara yolculuğundan farksız. sadece yukarıda olduğunuz hissi sizi rahatsız ediyor. yere bakıyorsunuz, bastığınız yerin altında hiçbir şey olmadığını aklına getirip getirip korkuyorsunuz. ikramlar, şebek şebek dolaşan hostesler, yanınızdaki kitap okumaya devam eden tipin rahatlığı, ön koltuğun arkasına sıkıştırılmış katalogu okuma derken o süre nispeten hızlıca geçiyor. gözlerinizi kapatın, kendinizi telkin edin, derin derin nefes alın.

üçüncüsü alçalmaya başlayacağınızı belirten bir iki anons yapılıyor. bu kısım yükselme aşamasından daha az korkunç, çünkü sizi karaya yaklaştıran bir süreç. yine bir iki kez içiniz çekiliyor. ama mesela karayı detaylı görebilecek kadar alçaldığınızda camdan bakmaya cesaret edebiliyorsunuz. çünkü karayı görüyorsunuz ve ona yaklaşmak sizi rahatlatıyor. aslında burada yükselme anında yaşadığınız hislerin aynısını yaşıyorsunuz, tek fark karaya yaklaştığınız için psikolojik olarak daha hafif olmanız. iniş yaptığınız an mükemmel derecede rahatlıyorsunuz. bütün kaslarınızın gevşediğini fark ediyorsunuz.

burada yapmanız gereken iki şey var. birincisi uçak yolculuğunu otobüs yolculuğu ile karşılaştırmaya kalkmayın. ikisi farklı şeyler. uçağın havadan giden bir araç olduğunu ve güvenli olduğunu kabul edin. havadan gittiği için kendine has hisleri var. mesela otobüs yolculuğunda tümseğe hızla girince zıplama hissi vardır, bu kara aracına özgüdür, uçakta da alçalma ve yükselme anlarında beliren bir his var. bu da hava aracına özgüdür. bunları kabullenin. herkes kabulleniyor. normal nefes alıp vermeye devam edin, o hissi duymayacaksınız bile.

ikincisi de yükselirken ve alçalırken yalnızca normal nefes almaya devam edin ve kendinizi korkutacak şeyleri aklınıza getirmeyin. bu yolculuk türünü kabullenin sadece. yanınızdaki insanların muhtemelen hiçbiri inerken ve çıkarken sizin kadar panik yapmadı. demek ki bu iş korkmadan da yapılabiliyor. onların rahatlığını düşünün. gevşeyin.

bir de uçağa uykunuz varken ya da biraz alkol aldıktan sonra binmenizde fayda var. en azından kendini gereksiz yere strese sokma durumundan kurtuluyorsunuz.

binin yani. yeni bir yolculuk türünü keşfedeceksiniz, sonra da alışacaksınız.