bugün

kızların kendiyle çelişmesi

eskiden sessiz birisiydim, hani oksijen misali insanlar vardır yaa her an ortamda olmalarına karşın fark edilmeyen tipler, işte onlardan birisi. bu sebeple konuşmadığım için elimden bazı fırsatları kaçırdığımı düşünürdüm herdaim. lakin sonradan kitap okumak açtı beni, daha atılgan bi tip oldum. fakat ne fark etti??? muallak bir soru;

8. sınıftayken bi kız vardı sınıfta, duygu. kısa boylu, siyah saçlı, kocaman siyah gözleri olan, göğüsünü gererek yürümesiyle kısmen göksele benzeyen hoş kızdı azizim. hoştu ama bir o kadarda şırpıntıydı. eteğini kaldırarak altından bacak kaşımalar, kaçmış çorabı uhu ile yapıştırmalar falan erkeklerin yüreğini hoplatan numaraları boldu.

bilirdim sınıfta 3-4 kişi daha hastaydı bu kıza. işin garip yanı kız bunları fark eder ama herkese ve bilhassa kendinden hoşlananlara mesafeli dururdu. belliki diğer erkeklerin köşeye çekildikleri vakit ondan bahsetmeleri, ona bir çok kişinin uzanmaya çalışması kendinin onlardan daha yüksekte olduğu algısı yaratır, kendini önemli hissetmesine sağlardı. tabi bunları o zaman anlayamazdım. içimizden birinden hoşlandığını düşünür bu kişinin ben olma ihtimalinde heyecanlanırdım.

pek konuşmadım o kızla dedim yaa zaten mesafeli birisiydi. lakin hayaller kurardım birlikte bir şeyler yapacağımıza dair. onu sınıftaki diğerlerinden farklı olduğum konusunda ikna etmeliydim akabinde bi teklif, sinema yolunda yapılan espriler ve kızın bana hayran olması. bütün erkekler gibi hasta olduğu kızın kendine güleceğini konusunda emindim, garip bir duygudur bu. neyse bi gün isim şehir oyununda ''b'' harfi çıkmıştı da o kız benim adımı yazmıştı. bi mutlu oldum. sonuçta 'b' ile başlayan bir çok isim varken neden benim adımı seçmişti?? kasten yaptığını düşündüm. kendime güvenim geldi. bir şeyleri beraber yapmalıydık. bir gün oruç tutuyordu o kız hiç unutmam, cesaretimi topladım...

iftar vakti geldi. okunan ezanla birlikte içimi sahile vuran dalgalar misali mutluluk kapladı. ilk defa beraber bir şey yapıyor, aynı anda yemek yemeye başlıyorduk farklı ortamlarda da olsak. o kendi evinde ben kendi evimde...

akabinde yıllar geçti. ortamlarda lafı eline alıp bildiklerinin gücüyle bilmişlik taslayan tip oldum. yeryer diğerlerinin bilmediğini ima ettim. ağır şakalar yaptım. kızlar güldü, eğlendi, pekte komiktim. okudukça daha çok öğrendim ve bunun bana güç verdiğini düşündüm. okudum, okudum bir edebiyat öğretmeninden çok edebiyat okudum. felsefe ve ideoloji ile ilgilendim. psikolojiye dalıp çıktım. ortamlara girdim konuştum, kızlar güldü.

o kızı yanında konuşmadığım için kaçırdığımı düşünmüştüm zamanında. şimdi bakıyorum alakası yokmuş. fark ediyorum ki; kızları elde etmenin yolu onları önemsemediğini ima etmekten geçiyormuş. eğer sen bi kıza onun hiç bir değeri olmadığını söylersen kendini ispat etmek adına ardından koşarmış. eğer sevdiğini belli edersen kendini senden üstün görür sana zulmetmeyi doğanın bir kanunu olarak benimsermiş. akabinde bu kızlar sözlüğe üye olunca ''aşık olunacak erkekte aranan özellikler'' başlığına kendileriyle çelişerek ''dürüstlük, aldatmama, saygılı olma'' falan yazarmış.

dünya anlayanı olmayan bir masalmış
birisiyle eş olacağını düşünmek abesmiş.
insanlara değer vermek safsata.
yalnızlık ebedi, arsızlık revaşta olsada
umut etmek gerekmiş
belki de düzelir bu dünya...