bugün

gürültü yapan komşu

yıllardır aynı yerde yaşarım, hep aynı yerde yaşadım aslında. orada doğdum, orada büyüdüm, orada büyümeye devam ediyorum. onlarda evlerinde doğdu, sokaklarda büyüdü, sokaklara taştı ve hiç susmadan hayatlarına devam ediyorlar. evlerine seks ve tuvalet ihtiyaçlarını gidermek dışında asla kullanmayan komşulara sahibim. sokakta gülüyorlar, sokakta ağlıyorlar, sokakta yemek yiyorlar, çocuklarını sokakta büyütüyorlar. haftanın 7 günü çalıştığım bu zamanlarda elbette uyumak istiyorum, aslında çalışmayan biri olsam da uyumak istiyorum. Sokakta oturmak bir ihtiyaç değildir ama uyumak öyle mi? değil.

22.30 sıralarında kafamı uzatıp o manzaraya baktım. sokakta oynayan 5-8 arasında çocuk ve biraz uzağında oturan 9- 15 arası kadın. bu noktada içeri kaçmam gerekiyordu ki saçımı başımı yolabilirlerdi, neyse ki ya beni döverlerse korkusu doğuştan bünyemden söküp atıldığı için gerekli uyarıyı yapıp tekrar yatağa uzandım.

23.00 sıralarında sesler yine hiç durmayınca ve artınca tekrar dışarı çıktım.

- çocuklar evinize gidin. polis çağırırım.

polis çağırırım cümlesi çocuklarına söz söyleyen bir kadın karşısında ısrarla bir eylem içine girmeyen kadınlara söylenmişti, oralı olmadılar.

23.30 'da başka bir cümle ile çıktım o pencereye.

- çocuk çocuk kim varsa şu an sokakta hemen evine girsin, kavga çıkacak.

5 dakika içerisinde 30 kişilik öfkeli bir kalabalığa yukarıdan bakarken buldum kendimi. bir sürü hakaret eden, üstlerini başlarını yırtan ve kocalarını tutmaya çalışan bir sürü kadın. kocişkoları ne yapacaktı kim bilebilirdi ki? polis bilebilirdi.

24.00 sıralarında polisler tarafından evimden alındım, polis olayı anlatmamı istedi, anlattım. 2 metre ileri de duran kalabalık beni izliyordu, çok tatlılardı.

- kimden şikayetçisin?
- hepsinden.
- hepsini alamayız, isim ver
- bilmem ne ve bilmem kim yeterli, diğerlerini getirtirim.

polis koruması eşliğinde oraya geldik, sinirli bir polis ve bir çok meraklı polisin arasına.

- özür dilerim, bir bardak su alabilir miyim?
- tabii, bekleyin getireyim ben

bu iyi polislerden biriydi.

- ne oldu?
- böyle böyle oldu.
- hallederiz merak etme.

bu da iyi polislerden biriydi ama hep şanslı bir insan olduğum için en sinirli olan polis ile görüşmem gerekiyordu. 15 dakika sonra bir mahalle dolusu insanı oraya toplattım ve polisin uzlaşmam konusunda baskılarına boyun eğmedim. polis onlar senin komşuların, yüz yüze bakacaksın dedikçe o bana bakıyordu.

http://media.ntvmsnbc.com...EEPA%C5%9EALI.hmedium.jpg

Polisin uzlaşma yoluna zorladığı kadın gözümün önündeydi. sonra polis gürültü konusunda hiçbir kanun olmadığını belirtti, konu hakkında inatlaşmalarım sonuç vermeyince bunun bir gürültü tartışması değil hakaret davası olacağını belirttim.

sonra o polis geldi, karşı tarafından arkadaşı olan. en kötüsü. öncelikli bakışmalar ile başlayan taciz sözlü olarak devam etti. iyice inada bindi iş. şikayetçi olacaktım.

sonra içeri o girdi.

- şikayetçi olmuyorsun, ben arkadaşımın yüzüne bakamam, o da benim yüzüme bakamaz, özür dilenecek, hadi.

boynum kıldan ince kalktım, özürleri büyük bir nefret ile kabul ettim. şimdi sessiz ortamda uyumanın keyfini çıkarıyorum. neredeyse 10 yıl sonra ilk kez.

gürültü yapan komşu uyarılır ve polis çağırılır. yoksa susmayacaktır.