entry'ler (12)

sevmeyen erkek

Aslında sevmediğini neredeyse her hareketi ile belli eden erkektir.

marlon brando

Elleri çok güzeldir, elleri fazla güzeldir.

eyvah düşüyorum

Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama Mehmet Ali Erbil sayesinde daha eğlenceli bir hale gelmiş program.

dexter morgan

insanların kötüler ölsün mantığı yüzünden sevdiği ve sempatik bulduğu seri katil. mesela halk ona göre kötü olan canlının idam edilmesini seyretmek için meydana toplanır ve bu anı hafızasına kaydetmek için beklemeye başlar. asıl kötü olan, özünde kötülük bulunan insanın bu tür karakterleri kahraman olarak görmesi de bu yüzden çok normal.

aslında sosyopat olan bu karakter yönlendirilmesi sonrası kötüleri öldürmeye başlamıştır. bir dış müdahale olmasaydı sosyopatların en belirgin özelliği olan vicdan duygularının gelişmemiş olmasından ve öldürme içgüdüsünden dolayı o an gözüne kestirdiği herhangi birini öldürecekti. burada bu karakter için önemli olan kötülerin ölmesi değil, seyirci kötülerin ölmesini beklerken dexter sadece öldürmek zorunda hissettiği için öldürüyor. seri katil incelemeleri ve sosyopatinin iyi araştırılması sonrasında ortaya çıkan bu karakterin çocukluk boyunca hayvanlar üzerinde öldürme eylemini gerçekleştirmesi, bu konuda deneysel davranışlar içine girmesi ve vicdani rahatsızlık çekmemesi karakterin aslında kötü olduğunun bir göstergesi.

insanoğlu kötülerin aslında bir kötü tarafından öldürülmüş olmasından rahatsızlık duymuyor çünkü kendisi de kötü olarak gördüğü kişiye zarar vermek istiyor. ona göre kötü olanı maddi ya da manevi, fiziksel ya da duygusal olarak zarara uğrattığında başı belaya girmesin istiyor, başım belaya girer korkusu ve endişesi yüzünden de bunu eyleme dönüştemiyor.

dexter kötü olana zarar verirken başını belaya sokmuyor olması insanların yer değiştirme isteğini de had safhaya ulaştırıyor. kötünün değil kötüyü öldüren kişinin yerine kendisini koyup rahatlıyor. işte bu anlamda bir çok ergenin aklını bulandıran bu karakter yeni katillerin yetişmesine de neden oluyor.

seyretmesi zevkli mi? evet. belirli kurallar ile akıllıca ders veriyor mu? ona da evet. insanların kahramanlaştırdığı bu karakter bir çok kişinin özenmesine yol açıyor mu? evet. son evet ile ilgili sıkıntılar var. seri katil incelemesi için seyredilebilir ama iş kahramanlaştırmaya gelecekse belirli bir amaç için öldürmüş tüm seri katillere saygı duymak gerek.

tekin akpolat

Çok sevimli, ilgili, hoşsohbet doktor. Doktorlar çok burnu havada yea diyen insanların düşüncelerini 2 dakika içerisinde değiştirme gibi özel güçleri vardır. Şöyle de bir şey yapmış

http://www.tekinakpolat.net/

seven erkek

Sevmeyen bir erkekle yaşanan beraberlik sonrasında fark edilecek ve ancak o zaman değeri bilinecek erkektir.

çin aslanı

Her tarafından tüy fışkıran, miskin, ağır hareket eden, kocaman bir kıçı olan, umursamaz ve tatlı köpek canlısı.

acı çekmek

Fiziksel ve duygusal olarak iki gruba ayrılır. Fiziksel olanı bir süre sonra geçer, duygusal olanı uzun süre geçmez, oradan vücuduna yayılır, insanı boğar.

ukala insan

Bu şekilde daha etkileyici göründüğünü sanıp insanın sinirini bozan insan evladıdır.

kıskanç kadın

Kıskançlık bir tür güven problemi değil, kıskançlık kaybetme korkusunun açığa çıkışıdır. Anne çocuğunu kıskanır, abla kardeşini kıskanır, anneyi eşi kıskanır, baba bir gün kızını başka bir erkekten kıskanır, o kız bir gün bir erkeği kıskanır, kıskandığı erkek onu kıskanır. Kıskançlık sevgi ile alakalıdır. ilişkiler bu şekilde ilerler.

kıskançlığında farklı türleri var. kaybetme korkusundan dolayı kıskanabilirsin, sana ait olmayan bir şeyi kıskanabilirsin, sana ait olmayan şeye sırf o sahip diye sahibi kıskanabilirsin, hiçbir zaman sahip olamayacağını düşündüğün için de kıskanabilirsin. kıskançlık kişinin kişiliği ile şekillenen, dışa vurulan bir şey. benim kişiliğimdeki boşluk kaybetme korkusu. kaybetmekten hoşlanmam. sevdiğimi de kaybetmek istemem, oynadığım oyunu da, en ucuz işe yaramaz eşyamı da. kaybetmeyi sevmiyorum, kaybetmeyi sevmediğim için sahipleniyorum, bunun eyleme dönüş hali karşı taraf için kıskanmak olarak algılanabiliyor.

kadın kıskançlığını diğer özellikleri ile dengeleyebiliyorsa sorun yok, kıskançlığı diğer tüm özellikleri ile çekilmez bir hal alıyorsa bunun bir kişilik problemi olduğunu kabul edebiliriz. senin kişiliğin çirkinse kıskançlığı gösteriş halinde çirkindir ya da senin kişiliğin çirkinse senin kıskançlığı algılayış halinde çirkindir, abartıdır. herkes oturup bir düşünse, duygularını tartmayı öğrense, neyi hissettiğini neyi neden hissettiğini bilse, önce ve sonrası arasındaki ilişkiyi kurabiliyor olsa kıskançlık bizlerin tiksindiği, uzaklaştığı, korktuğu bir duygu olmaz. önemli olan ölçüdür. ölçülü olmak lazım, ne yaşanırsa yaşansın, ne hissedilirse hissedilsin.

gürültü yapan komşu

yıllardır aynı yerde yaşarım, hep aynı yerde yaşadım aslında. orada doğdum, orada büyüdüm, orada büyümeye devam ediyorum. onlarda evlerinde doğdu, sokaklarda büyüdü, sokaklara taştı ve hiç susmadan hayatlarına devam ediyorlar. evlerine seks ve tuvalet ihtiyaçlarını gidermek dışında asla kullanmayan komşulara sahibim. sokakta gülüyorlar, sokakta ağlıyorlar, sokakta yemek yiyorlar, çocuklarını sokakta büyütüyorlar. haftanın 7 günü çalıştığım bu zamanlarda elbette uyumak istiyorum, aslında çalışmayan biri olsam da uyumak istiyorum. Sokakta oturmak bir ihtiyaç değildir ama uyumak öyle mi? değil.

22.30 sıralarında kafamı uzatıp o manzaraya baktım. sokakta oynayan 5-8 arasında çocuk ve biraz uzağında oturan 9- 15 arası kadın. bu noktada içeri kaçmam gerekiyordu ki saçımı başımı yolabilirlerdi, neyse ki ya beni döverlerse korkusu doğuştan bünyemden söküp atıldığı için gerekli uyarıyı yapıp tekrar yatağa uzandım.

23.00 sıralarında sesler yine hiç durmayınca ve artınca tekrar dışarı çıktım.

- çocuklar evinize gidin. polis çağırırım.

polis çağırırım cümlesi çocuklarına söz söyleyen bir kadın karşısında ısrarla bir eylem içine girmeyen kadınlara söylenmişti, oralı olmadılar.

23.30 'da başka bir cümle ile çıktım o pencereye.

- çocuk çocuk kim varsa şu an sokakta hemen evine girsin, kavga çıkacak.

5 dakika içerisinde 30 kişilik öfkeli bir kalabalığa yukarıdan bakarken buldum kendimi. bir sürü hakaret eden, üstlerini başlarını yırtan ve kocalarını tutmaya çalışan bir sürü kadın. kocişkoları ne yapacaktı kim bilebilirdi ki? polis bilebilirdi.

24.00 sıralarında polisler tarafından evimden alındım, polis olayı anlatmamı istedi, anlattım. 2 metre ileri de duran kalabalık beni izliyordu, çok tatlılardı.

- kimden şikayetçisin?
- hepsinden.
- hepsini alamayız, isim ver
- bilmem ne ve bilmem kim yeterli, diğerlerini getirtirim.

polis koruması eşliğinde oraya geldik, sinirli bir polis ve bir çok meraklı polisin arasına.

- özür dilerim, bir bardak su alabilir miyim?
- tabii, bekleyin getireyim ben

bu iyi polislerden biriydi.

- ne oldu?
- böyle böyle oldu.
- hallederiz merak etme.

bu da iyi polislerden biriydi ama hep şanslı bir insan olduğum için en sinirli olan polis ile görüşmem gerekiyordu. 15 dakika sonra bir mahalle dolusu insanı oraya toplattım ve polisin uzlaşmam konusunda baskılarına boyun eğmedim. polis onlar senin komşuların, yüz yüze bakacaksın dedikçe o bana bakıyordu.

http://media.ntvmsnbc.com...EEPA%C5%9EALI.hmedium.jpg

Polisin uzlaşma yoluna zorladığı kadın gözümün önündeydi. sonra polis gürültü konusunda hiçbir kanun olmadığını belirtti, konu hakkında inatlaşmalarım sonuç vermeyince bunun bir gürültü tartışması değil hakaret davası olacağını belirttim.

sonra o polis geldi, karşı tarafından arkadaşı olan. en kötüsü. öncelikli bakışmalar ile başlayan taciz sözlü olarak devam etti. iyice inada bindi iş. şikayetçi olacaktım.

sonra içeri o girdi.

- şikayetçi olmuyorsun, ben arkadaşımın yüzüne bakamam, o da benim yüzüme bakamaz, özür dilenecek, hadi.

boynum kıldan ince kalktım, özürleri büyük bir nefret ile kabul ettim. şimdi sessiz ortamda uyumanın keyfini çıkarıyorum. neredeyse 10 yıl sonra ilk kez.

gürültü yapan komşu uyarılır ve polis çağırılır. yoksa susmayacaktır.

beşinci kattan düşen kedi

Kedimin sürekli pencere kenarında oturması, orada kendisini temizlemesi, uyuması gibi nedenler yüzünden pencereye iki tane üst üste yastık koydum. işte olaylar buradan sonra başladı. Kendini çok zeki zanneden ve bana üstünlük kurmak isteyen, ben istediğimi yaparım tavrına sahip, insan olsa 42 yaşında olacak ama bir kedi ergeni gibi davranan bu tüy yumağı o yüksekliğe çıkamayacağını anlayınca gereğini yapmıştı. tek bir pati darbesi ile yastığın birini düşürmüş, diğer yastığın üstünde yumuşacık bir uykuya dalmıştı. bu anlarda kış uykusuna yatmış ayı gibi davrandığım için olayların asla asla farkında değildim, olsaydım poposuna bir tane vururdum. evli bir kadın gibi saatlerce hiç durmadan şikayet ederdim.

bundan 2 sene önce de halının ortasına sıçmıştın amaaa !

o tüylü yumuşak ve seksi bedenini yastığın üzerine fazla sermiş olacaktı ki yastık hafifçe kaymaya başlamış, kaydığını anladığı an bir hamle yapmış ama olmamıştı. olayın farkına bu anlarda varan ve kedime koştuğu an kedinin çaresiz bakışları ile karşılaşan kız kardeşim kediyi tutmaya çalışmıştı ama başaramamıştı. kedim düşerken kız kardeşim çığlıklar atarak merdivene yönelmişti bile, bir superman gibi koşuyordu, belki havada yakalayacaktı, öyle sanıyordu.

kedinin arabanın altından çıkmamakta inat etmesi sonrası 5 kişilik bir mücadele içine girilmişti, çıkmayacaktı, çıkmıcam çıkmıcam benim değil mi çıkmıcam, ölüp gitsem de çıkmıcam miv mivv çıkmıcam, mav mav çıkmıcam şarkıları söylüyordu ve çıkmayacaktı, kararlıydı. 30 dakikalık bir mücadele kedinin kaçmak isterken birinin kucağına isabet etmesi ile sonlanmıştı.

aman evlatlarım önemli olan yazmaktı duymasın tavrına sahip annem kediyi kucağına alır almaz hemen uyandırın çığlığı atınca onu gördüm. o çocuğu.

- odaya gelsene
- neden?
- gel bi
- neden
- bi gel ama sakin ol

bir insan böyle uyandırılmazdı, yataktan kalkıp koşarak içeri girdim, annemin kucağında yeşil gözleri kocaman olmuş bana bakıyordu. burnundan köpüklü kanlar fışkırmış, yüzü dağılmış ve annemin kucağını idrar ve dışkı içinde bırakmıştı. olayı öğrenip hemen tüm veterinerleri uyandırmaya başladım. saatin gece 2 olması umurumda bile değildi, onlarında olmamalıydı, kedim ölüyordu. hepsi kibarca sabah gelmemi söyledi, ben de kibarca sabah görüşürüz dedim hepsine. sizinle çıkışta görüşeceğim tavrındaydım, pistim. 24 saat açık olduğunu iddia eden yerlerin 24 saat açık olmadığını biliyor muydunuz? mesela bu bilgi bunları biliyor muydunuz şeysinin içine alınabilir.

kucağımda o ağladı, ben ağladım, sabah olmadı. sabah olmamakta ısrar ediyordu. elimden gelen bütün müdahaleleri yapmıştım ama yeterli olmadığını biliyordum.

sonra sabah oldu, ona koştuk. benim bir numaralı veterinerim olan insana.

ultrason sonrası akciğer kanaması geçirdiği saptandı ve sonrası ağır bir tedavi uygulamak ile devam etti. acısı dinsin diye elimizden geleni yaptık. uzun süre şırınga ile su ve mama desteği sağladık, bir bebek gibi baktık ve iyileşti. o iyileşirken ben yaşlandım.

kedinin beşinci kattan düşmesi büyük zararlar verebilir, acil veteriner hekim bulunmalı. böyle anlarda kedilerin 9 canı vardır, onlar 4 ayak üstüne düşüyor diye düşünmemek gerekiyor.