bugün

kur an müslümanlığı vs hadis müslümanlığı

bu mesele çok önemli, çünkü bu ikisini sürekli karşı karşıya getiren bir birine alternatifmiş gibi sunan zihniyetler * * mevcut. aslında bu bir nevi allah ile peygamberi karşı karşıya getirme meselesidir. sanki birbirlerinin alternatifleriymiş gibi. elbette böyle bir ayrımın yapılması ve adına 'kur'an müslümanlığı' denilmesi veya diğerine 'hadis müslümanlığı' denilmesi çok yanlıştır. peygambersiz bir din düşünülemez. peygamber dinin kaynağı açısından 'Kur'an'dan önce gelir' * çünkü biz önce onun kişiliğine, doğruluğuna, dürüstlüğüne güvenmeliyiz ki ondan sonra onun 'melekten vahiy aldım' sözüne itibar edebilelim, ve 'vahyin gerçekliği, kur'an'ın kendi kendisini mucize olarak göstermesi' haberlerine inanabilelim. yani peygamber'i iyi tanımak, onun kişiliğini, davranış biçimlerini, toplum ilişkilerini, neyi yapıp neyi yapmadığını, hangi davranışın yaşadığı kültürle alakalı, hangi davranışın kültürden bağımsız olduğunu açık ve seçik bilmeliyiz ki, bize ulaşmada aracılık ettiği 'kur'an'ı da iyi tanıyabilelim. peygamber'Den yola çıkarak, onun hayatında örneklerle dini tanımamız gerekir. çünkü kur'an ayetlerinin çoğu 'açık uçlu' ifadelerle doludur. açık uçlu ne demektir peki, 'yani istediğin şekilde yorumlayabilir, anlam çıkarabilirsin' demektir. bunu tarihte özellikle de mezhep kavgalarında çok iyi gözlemlemekteyiz. her mezhep kendine göre kur'an'ı tevil etmiş ve haklılığını ortaya koymaya çalışmıştır. bu da yetmemiş tarikatlar, tasavvufçular da kendi fikirlerini meşrulaştıracak ayetleri kur'an'Dan 'cımbızla' çekip çıkarmayı bilmişlerdir. o nedenle günlük hayatta, yaşarken, insanlarla ilişkilerimizde, pratik ahlaki yaşamımızda öncelikli olarak peygamber'in siyer'ine (dikkat edin hadisine değil siyer (hayatı) diyorum) dikkat ederek, acaba peygamber olsaydı nasıl davranırdı? sorusunu kendimize sormamız gerekir. bu soruyu sorarken kur'an'dan da kendimize yol bulabiliriz elbet. mesela bu konuda çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, ülkemizde türbeler çok yaygındır. alevileri cem evi kurmakla suçlayan zihniyet her yerde türbe dikmesini, tekke, zaviye kurmasını bilmiştir. 'acaba peygamber olsaydı, ölen bir şeyhin mezarına gidip kurban keserek, şifa arar mıydı' diye kendi kendimize sormalıyız. sonra kur'an'da allah'ın putperestleri anlatırkenki ifadeleri aklımıza gelebilir. allah özetle şöyle demektedir, siz putperestlere gidip niçin putlara tapıyorsunuz diye sorduğunuzda, 'bizi allah'a yakınlaştırsınlar' diye cevap verirler. oysa onların kendilerine bile faydası yoktur der. şimdi türbe ziyaretine giden bir insana aynı soruyu sorarsak 'niçin ölüp gitmiş bu şeyhin, babanın, dedenin,...vs. mezarını ziyarete geldin' o da 'allah dualarımı kabul etsin diye aracı yapıyorum der. duanı kim kabul edecek dediğimizde 'allah' der, sana şifa verecek kimdir dersek 'allah'tır der. fakat türbe ziyaretini hayatından eksik etmez.

işte meseleleri hem peygamber'in bakış açısıyla hem de kur'an'Dan ilhamla çözmek gerekir. et tırnaktan ayrılmaz.

'eğer allah'a inanıyorsanız, peygamber'i sevin ki allah da sizi sevsin' *buyurmuştur allah.