bugün

novakatinamite

ajandamın bembeyaz bir sayfası ile yanına uğradım bi gün. sit'inde sakin sessiz bir bekleyiş hali vardı. ulan sanki kıyameti bekliyor hep. hep bir kıvılcım var gözlerinde. gidilecek yerler adında bir başlık açtım ajandama. altına sadece ikimizin yazacağı entryler'le bezeli olacak bir sayfa. üstelik manual, yani kalemle ellerimizle yazacağımız bir sayfa. kimsenin hiç bir nedenle silemeyeceği, uyması gereken hiç bir formatın olmadığı bir sayfa. ''ulan'' dedim yanına geldiğimde. ''bak parayı bulursam gidicez buralardan, işte yazıyorum''dedim. döşemeye başladım ütoplayalarımızı. bir yandan titrek ellerime bakıyor bir yandan da çakır gözlerini büzülen dudaklarıyla kombine edip tebessüm ettiriyordu masum sıfatını. derken sayfa aynen şimdiki olduğu gibi dolmaya başladı.

Bilir o beni. Gözlerimin çukurlarınıda ara sıra yaş'la doldururum. Hep dolduracak bişeler var. Çoğu zaman da kafamı(!)..neyse.

Rio de jenerio'yu da ekledim, boston'dan atina'ya, kabil'den napoliye kadar aklıma ne kadar saçma sapan yer varsa hepsini yazdım aklıma. Aynen o kağıda yazdığım gibi.

En çok beni anlamasını seviyorum. Veya beni anlamak isteyişlerini, yani çaba verişlerini, azmini, yakınlaşmasını, sıcaklığını. Hissetmeyen bilemez. Frekans meselesi diyorum ben buna, birisi benim kanalıma ayarlamış gibi..