bugün

gülfem hatun

Gülfem Hatun, Üsküdar'da bir cami yaptırmak arzusuna kapılmış. Fakat parası yetmemiş. Ötekinden, berikinden borç para istemeye kalkışmış. Saray'daki kadınlar, zaten kendisinin Padişah'a bu yakınlığını çekemedikleri için, bu arzusuna dudak bükerek geçmişler. Yalnız bunlardan bir tanesi, Gülfem'in bu za'fından istifade etmek yolunu bulmuş ve ona:

- "Ben sana para bulurum, istediğin kadar para veririm sana, ama bir şartla"... demiş.

Şartı da şu: Padişah'ın yanında geçireceği gecenin hizmet nöbetini kendisine vermesi!.. Gülfem Hatun, caminin bitirilmesi ve kendi ismiyle anılması gibi masumane bir dileğinin bu kadar hainane bir şekilde aleyhine tecelli edebileceğini düşünememiş ve teklifi kabul etmiş.

Kanuni, o gece yatak odasında Gülfem'i beklemiş. Kapı açılıp da içeri bir başka cariyenin girdiğini görünce, evvela şaşırmış.

Ne vardı acaba? Gülfem hasta mıydı? Sebebini öğrenmek için kızı sıkıştırmış. Arada bir para işi bulunması fena halde hiddetini kamçılamış.

Hürrem'i düşünüyor. Onun tatlı sesini işitir gibi oluyor. Hürrem ona neler söylemezdi ki: Ey saba Sultanım'a zar ü perişan diyesin Ney gibi firkatte hasta viü nâlân diyesin.

Koca Kanuni!... Zeki, coşkun, hararetli, kızgın aşk gecelerini hatırlıyor. Onun arkasından bu hale mi gelecektin?

Visalini yirmi kese akçeye satan Gülfem Hatun'u çağırtıyor. Ağalarına gereken emri veriyor. Ertesi günü de sabahın alaca karanlığında Saray'ın alt katındaki Meyit Kapısı'ndan bir kadın cenazesi çıkıyordu.

Ölümünden sonra tamamlanmış olan, Üsküdar'daki Gülfem Cami'nin yanında bir de mektebi vardır. Mezar taşında ölüm tarihi ile birlikte «Sahibetülhayrat saide şehide Gülfem Hatun» cümlesi yazılıdır.