bugün

erkeğe erkekliğini hissettirmek

ya oğlum nedir lan bu erkeğin bozuk elektronik aletleri tamir etme sevdası? nedir bu musluk su akıtıyor dur bir sıkayım derdi, anlayamıyorum. anlayamıyorum ama çabalamakta da geri durmuyorum. beceremiyorum da. sikip atıyorum çok afedersin.

ben çok beceriksiz bir insanım. iki elimle bir siki doğrultamam. gönül isterdi ki doğrulta.. bi saniye, bu cümlenin gidişatını hiç sevmedim. azıcık yetenekli olmak isterdim diyeyim, el göz koordinasyonum olsaydı. ama yok. canım sağolsun. kendimi mi öldüreyim yeteneksizim diye. hayret bi şey.

bu tamirat sevdası var ya, hep atadan babadan gördüğünden sirayet ediyor. herşey, 1995 yılında ilk kez maaile bauhaus'a gitmemizle başladı. içeri girer girmez büyülendi peder. çoluk çocuğun oyuncak reyonunda gösterdiği coşkuyu anahtar ve matkap reyonlarında gösterdi, lazım olur diye bir sürü alet edevatla doldurdu evi. yeni yeni anahtar takımları, tornavida setleri filan olunca adam herşeyi tamir edebileceğine kanaat etti. usta çağırmayı erkeklik onuruna hakaret addetti. bir de tornavida aldı diye sanıyorum, adamın genel bilgisi de arttı, tüm aletlerden sistemlerden anlar oldu. gerçi tüm aletlerin rezistansının meme yaptığından çalışmadığına inanmıştı ama yani o da bi şeydir. baba sonuçta, atsan da atılmıyor. evde bi sik bozuldu ya "onda bi şey yok ya, ben iki dakikada hallederim. selçuk getir benim takımları!" diye tamirata girerdik. ben de yaş haddiyle çırağıyım pederin. lan çırağıyım da, insan bi alet edavat tanıtır, bi yol yordam öğretir, jargon notasyon öğretir. sanki sanayide doğdum amına koyim. musluk bozuk mesela;

-selçuk ingiliz anahtarını ver.
+(anahtarın ingilizi mi varmış lan?)
-oylanmasana dingil, uzat şu anahtarı.
+(ya kısmet, inşallah tutar) al baba.
-bu mu lan ingiliz anahtarı?
+değil mi? -ne bileyim zürriyetini-
-yavrum o tornavida. kime çektin sen bilmiyorum ki?
+armut dibine düşer derler. yani armut derken mecazi anlamda.

hayır belli ki bilmiyorum amına koyim, neyin ısrarındaysa? tabii izliyor televizyonda ameliyat yapan doktor neşter diyo, hop neşter geliyor, ışın kılıcı diyo hop ışın kılıcı geliyor, özeniyor. ki ingiliz anahtarı yine iyi, kargaburun var, kurbağacık var, kombine anahtar var, alyan takımı var, isimden yakalamak mümkün değil. üstelik mevzu sadece bizim peder de değil, tüm mahalle bahaus'a bi uğramış, her evde son derece hamarat babalar var. mesela bir arkadaşımın babasının yanmayan avizeyi, duyu meme yaptığı gerekçesiyle komple indirmişliği var tamir edicem diye. adam uzunca müddet bi uğraşmış, en son avizeden vazgeçmiş de ekonomik ampül almış salona. enerji tasarrufu önemli sonuçta. fatura filan azalmıştır epey.

tabii bunları görüp büyüdüğümden ben de herşeyi tamir edebileceğime inanıyorum. şimdiye kadar bir masaüstü bilgisayar, bir laptop sikmişliğim var. yani sikmişliğim derken, aletler tamamen kullanılamaz haldeydi de ben teknolojinin tüm imkanlarıyla kurtarmaya çalıştım. olmadı. kısmet. neyse, heves ettim, 2 sene kadar önce bir akıllı telefon aldım. akıllı dediysem yarım akıllı. zeki ama tembel. baktım, telefonun içinden ses geliyor, "bunda bi şey yok, 2 dakikada hallederim bunu" diye içini açmaya karar verdim aletin. telefonu parçalayınca karşılaştığım manzara korkunçtu. 1 saatlik uğraş sonucunda telefonun rezistansının meme yaptığına karar verdim. meme yapan yeri zımparalayıp temizledim. yalnız artık nasıl meme yapmışsa, hiç çalışmaz olmuş telefon. üstelik, 3 tane de fazla ve gereksiz parça tespit ettim toplayınca aleti. bunlar hep ziyan.

sorumluları kınıyorum. telefonun anası sikilmiş, açmasak haberimiz olmayacak. olmaz olsun böyle teknoloji. adam gibi telefon yapın.