bugün

sözlük yazarlarının aşk hikayeleri

Part 5

Almanya olayını sindirdim tabi. Biraz egzotik geldi bu olay bana ne yalan söyleyeyim. Bir yandan moral bozucu, bir yandan uzağa uzanmak tatlı geldi. Bu bilginin açığa çıkması hiçbir şeyi değiştirmedi bende. O da baktı ben bozmuyorum, bozmadı sanırım. Çaktırmadan, iki taraf da içine düşmeden, sorular sormaya devam etti. Sürekli beni tanımaya çalıştığını anlayabiliyordum tabi. Oyunlar artık erken bitmeye başladı. Castielaoh uyumamaya başladı. Konuşma daha tatlıydı. Ders sırasında bile elim telefondan gitmiyordu. Birçok şey değişmeye başladı. Tabi bu sırada her ay yüzlerce tl gelen faturama annem ses etmiyor, hepsini ödüyordu. Ancak bu oğlan ne yapıyor diye düşünmeye başlamış meğer o sıralar.

Şimdi efendim hikayenin devamında analtılacak şeyler için benim şöyle bir bilgi vermem gerekiyor. Ben daha 5 yaşındayken, babam bir trafik kazasında ölüyor. Bunun üstüne, 2 sene sonra, ben 7 yaşındayken, annem, soyadlarını burada söylemeyeceğim ünlü bir ailenin oğullarından biriyle evleniyor. Bu aile, devletin bir örgütünde üst düzey işler yapıyordu ve hala yapıyor.

Başlarda sorular, benim kadınlarda ne aradığım ne beklediğim üzerine oldu hep. Bense hepsini açıkladım. Burada da söylemekten çekinmiyorum.
Benim için, bir erkekle sadece ama sadece yemeğe çıkmış olsa bile, herhangi bir yaşanmışlığı olan kızın benimle birlikte olma ihtimali benim içinde patates olan bir yemeği yemeyeceğim ihtimali kadar sıradışıdır. Bırakın daha önce sevgilisinin olmasını.. Aşırı kıskanç olduğumu, bana rapor vermeyecek, ne bileyim bunu onur kırıcı birşey olarak görecek bir kız için kapının orada olduğunu da belirttim. Daha da buna benzer birsürü şey sıraladım. Hepsini dinledi. Şimdi efendim, ben bu isteklerimi sayınca, sanki çok zikimdeymiş gibi bu kafanın yüzyıllar öncede kaldığını anlatan sürüyle kız oldu. Dinledim mi? Hayır. Böyle durumlarda yerdeki objeleri inceler, halı varsa desenlere bakar,ya da ne bileyim bir meşgale bulur, konuşmanın sonunda da, herkesin kendi hayatı der işime bakardım. Ancak "O" böyle yapmadı. "Sende buna göre yaşamışsan, böyle şeyler istemende bir sakınca yok bence." dedi. "Bu dediklerin bana uyuyor mesela * " demeyi de unutmadı.

Şimdi arkadaşlar, benle aynı anda "yav he he" dediniz mi bilmiyorum. Ama ben bunu duyunca aynen böyle dedim. 24 yaşında, Almanya'da yaşayan bir kızın sevgilisi olmayacaktı he? "Sallamayalım lütfen" yazdım. Şöyle bir muhabbet geçti.

- Sallamıyorum.
- Sallıyorsun..
- Sallamıyorum diyorum. Sevgilim falan olmadı. Ben biraz kapalı yaşarım.
- Kapalı yaşamak?
- Dikkat ettiysen senden başka kimseyle muhattap olmuyorum. Mesai bitince evime geçiyorum. Dışarı çıkıp fink atan biri de değilim. Bilmiyorsun ama başım da kapalıdır benim.

Dedikleri doğruydu. Bir kere ben şuraya gidiyorum görüşürüz diyip çıktığı olmamıştı. Ama o sonda söylediği beni çok düşündürdü. Neden düşündürdü açıklayayım. Annem aşırı solcu bir kadındır sözlük. Benim anne tarafı öyledir. Saygı sınırlarını zorlarlar. 18 yaşıma bastığım gün Mhp'ye kayıt yaptırmaya gittiğim gündü. Hakkını vereyim saygı duydu oğlunun seçimine, ama hiçbir zaman sevmedi. Ama türban başka bir meseleydi. Ben bile bu işe sıcak bakmalı mıyım bilmiyordum. Ama soğuk bakmadığım kesindi. Benim için kim nasıl giyiniyor bir önemi yok. Sadece iki taraftan da aşırıları sevmem. Benim yanında çıplaktan hallice ya da çarşafla dolaşmayın, insan olun yeterli.