bugün

travma

slide'ın etkisinde...

ölüme bile benzemeyen yara. içi irin dolu yara. kabuğu kalkmayan yara. ve bahsi damarlara dolan ya da mümkün olmayan. hafızanın bile sildiği kısım ki, günün birinde kabusa dönüştüğünde ve kabusa alıştığında ve kabus kabus olmaktan çıktığında içine davul çalan "küçük kırmızı kız"!

nisan diyordu, ne fark eder ayın adı, ekim de olabilirdi, olmasaydı lanet bir yağmur yağacaktı gene, yolda arabalar kayacaktı, küçük kırmızı kız büyüyecek ve bağıracaktı. insanın içine bağıracaktı. herkesin içine bağıracaktı sanki kabusu canlandırır gibi. kafanı çeviremezsin ondan, küçük kırmızı kızdır çünkü. üst üste ağlamaların durur saçma meselelerinle beraber. gözyaşı dökmediği tek hafıza kaybı var küçük kırmızı kızın. gözyaşı dökülemeyecek kadar yaradır. dünyanın hiçbir yerinde bu bağırışdan kaçabilecek kadar yerçekimi yoktur. küçük kırmızı kız, turuncudan nefret eder, ya da belki portakaldan, üstünde çok düşünemem; ben siyahtan nefret ederim oysa. ve bütün geceyi bataklıkta geçirdim.

insan kalbi dakikada kaç kez durur? kaç fısıltı bir kabus eder ve kaç kabus bir travmadır? daha da önemlisi, bir melodinin tarifi nasıl yapılır? çocukken gökyüzünden uyku getiren ve istediğimde onunla gökyüzüne kaçabileceğimi sandığım peri kalbime hançer soktu. ve elbette yalandı!! bir çocuğa "korkma" demek, bu evrendeki en çirkin eylemdir. "ho ho ho" diye gülebilsem, noel baba kılığına girip, ne kadar çocuk bekliyorsa hepsine korkular armağan ederdim. ama kimi suçluyorsun? sadece oyun oynuyorlar! sadece oyun oynuyorlar! ve endişelenme, "ho ho ho" diye gülemiyorsun. bu iyi. gülmek deyince, unuttuğum küçük kırmızı kızı hatırlıyorum, bütün geceyi bir bataklıkta geçiriyorum. gülmek deyince; kim gülüyor? bir fısıltı var, bağırtıdan ötede. insan kalbi bir dakikada kaç kez duruyor? kim gülüyorsa, "korkma" diyor! "korkma!" yara'dır yarılan yer; acı orda değildir ancak; hissedilmez ordaysa da; ya da unutulur.

dünyanın bütün çocukları; korkun!

ve gözleri kapandı küçük kırmızı kızın ki kim gülüyor? güneşli günlerde yağmur yağıyor. acımayan yara fısıltıya dönüşür ve bağırtı içinde kopar; her şeyin geniş zamana dönüşmesi ne kötü! kimi suçluyorsun?! sadece oyun oynuyorlar! küçük kırmızı kız içime davul çalıyor. "korkma!" diyor; "sana sahibim!" ve hepsinin geniş zaman olması göğsümü oyuyor, kafatasım çatlayacak biliyorum.

kim gülüyor?

çamur yuttum ve hep içimdeydi. geceyi bataklıkta geçirdim...
güncel Önemli Başlıklar