korku toplumu

baskıcı rejimlerin yarattığı, insanları yönetmenin ve en önemlisi kontrol etmenin pek kolay olduğu toplumlardır.

çoğu distopyada karşımıza çıkar, keyifle okuruz.. ya da izleriz, sonra kendi hayatlarımızı düşünmeye başlarız, toplumumuzu, yaşananları. nasıl bizleri korkuttukları aklımıza gelir, elbet bir kez olsun susmuşuzdur ya da bir gün susturulacağımızı içten içe biliyoruzdur. peki ya inandıklarımız? yok olmaya yüz mü tutacaktır derinlerde?

karanlıkta bir mum olmak kolay mıdır? bazen isteriz, bazen o gücü buluruz içimizde ama "korku" ağır basar çoğunlukla. çünkü korku toplumlarında kişi de yalnızdır.

yalnızdır ve hep bir paranoyası vardır, izlendiğine-dinlendiğine dair. bir gün onun için geleceklerini hisseder..

--- paranoya ---

Ayağa kalktı ve kapıyı kilitledi. Evde kimsenin olmadığını biliyordu ama yine de gözü sürekli sol tarafa, koridora bakmasın diye kapıya kilit vurdu. Bilgisayarını açtı. Artık emin gibiydi, artık biliyordu bu gerçeği. Bu onun kafasından uydurmuş olduğu o aptal illüzyonlardan olamazdı, olmamalıydı. Gerçekti, inkar edemeyeceği kadar gerçek. Bunu biliyordu ve hemen şimdi gösterecekti, kanıtlayacaktı kendine ve dünyaya. Bilgisayarın kamerasını düzeltti, kendisine doğru çevirdi ama tamamen değil, yan ve biraz dar bir açıdan kamera onu görebiliyordu. Telefonunu çıkarttı, birkaç numara tuşladıktan sonra, telefonu kulağına götürdü ve beklemeye başladı.

-Alo, bana söylenenleri harfiyen yaptım. Tarikata olan bağımı son sözümle birlikte göstereceğim. Hı? Hıhı, pekala. Emredersiniz. Anlaşıldı.

Telefonu kapattı, birden bir şey unutmuş gibi hemen bilgisayarın mikrofonunu aradı, rahatlamış ifadesi, mikrofonu bulduğunda ve açık olduğunu anladığında ortaya çıktı. Kendi kendine konuşmaya devam ediyordu;

-Hayır, bunu yapmalıyım. Vazgeçemem. Şu an değil. Dün vazgeçebilirdim ama bana bir köpek gibi davrandılar ve şimdi onlara bunu ödetmeliyim. Kinimin önünde can vermeliler. Onlar beni küçük ve hor gördü ama, ama---

Fareyle oynamaya başladı, arama motorunu açtı ve şu başlıkları arattı.

-Ev yapımı bomba nasıl yapılır?
-Cesaret verici haplar.
-istanbul’un en büyük ve kalabalık alışveriş merkezi.

Yazılanları yarım saat, bir saat okuduktan sonra “Tamamdır!” dedi ve kapattı bilgisayarı.

Az önce boncuk boncuk terleyen ve stresli olan adam gitmişti, kahkaha atıyordu şimdi. Kendine bir içki aldı ve beklemeye başladı sokak kapısının önünde. Gülüyordu ve emindi. Kendini tutamıyordu istemsiz kahkasını bastıramıyordu. Gülerken çirkin olduğuna inanmıştı hep ama yine de her şeye rağmen gülüyordu.

Knok, knok.

iki defa çalındı kapı ve ayağa kalktı, artık halüsinasyon görmediğini ve tahmin ettiklerinin gerçek olduğunu biliyordu.

Knok, knok, knok.

Üç defa çalındı bu sefer, bekliyordu, kapının ardındaki adamın “polis” diye seslenmesini duymak istiyordu. Bunu duymalıydı ve öyle açmalıydı kapıyı. Yahut kırmalıydılar. Ama artık emindi, bilgisayarına bile güvenemezdi, çünkü yaptığı her şey izleniyordu. Arattığı yazılar için bile muhtemelen bir süzgeç kullanılıyor ve bu süzgece takılan her yazı inceleniyordu. Özel hayat diye bir şey olmamıştı ve yoktu. Hepimiz izleniyor, dinleniyor ve gözleniyorduk.

Knok, knok, knok, knok!! “Kimse yok mu? Kapıcı geldi.”

Hay aksi!