bugün

dinlerin kökeni

insan bilincindeki "sonsuz bir tanrı olma" istediğidir; ki dünyada en çok inanana sahip olan inanç sistemi budizm bunun kanıtıdır.
budizm; insanın tanrı olabilmesi için izlemesi gereken yolu gösterdiğini iddia eder. Bu sebeple, dinden ziyade felsefik bir inanç sistemi demek daha doğru olur.

fakat sonsuz bir tanrı olmanın ihtimalini kendinden uzak gören bazı insanlar, ölümden kaçınmak ve ölüm korkusunu yenmek için "yalvarma, ibadet ve itaat" etmeye dayalı daha basit dinlere de yönelir. Hatta kötü ve şeytani işler yapan tanrılara bile razı olur (maya-aztek-yahudilik-islam dinleri gibi).

ortadoğu dinleri de üyelerini itaat ettirmeye yönelik basit dinlerdir, gerçi hristiyanlıkta insanın tanrısallaşmasına biraz değinilmiştir ama sadece isa için geçerlidir.
Bu dinlerin ortak özelliği, "ölümden sonra sonsuz bir yaşam vaadiyle" insanlara hükmetmek, baskı altında tutmak ve din gücünü elinde tutan yönetici sınıfına menfaat sağlamaktır.
Vatikan, ortaçağ avrupasında bunu en etkin bir şekilde uyguladığı gibi, amerikan yahudileri ve saudi islamcıları da günümüzde bunu uygulamaktadır.

sonuçta dinlerin kökeni; "insanın sonsuz bir tanrı olma isteğinin, ölüm korkusuyla yozlaşmasıdır" diyebiliriz.