bugün

ev işleri ve sisyphosun işkencesi benzerliği

öncelikle buradaki benzerliğin analog değil niteliksel benzerlik olduğunu belirtelim. sisyphosun işkencesi ceza amaçlıdır, ev işleri ise hijyen, yemek vb. ihtiyaçların karşılanması amaçlıdır.

şimdi yunan mitlerinden bir karakter olan sisifos ne yapmış onu görelim
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sisyphos
gördüğümüz üzere sisifos denen garibimin tek suçu doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar özdeyişindeki gibi doğruyu söylemek sonra da haksız yere cezalandırılmaya karşı çıkıp savunmaya geçmek.
yani aslında masum.
peki işkencesi ne: her gün bir kayayı yokuş yukarı yuvarlamak ve tam tepeye ulaşacakken kayanın geri aşağı düşmesi ve sil baştan başlamak. yani bir amaca hizmet etmeden anlamsız bir görevi tamamlama çabasıyla sonsuza dek yaşamak.

ev hanımlarının başlangıç suçu nedir?
sadece dişiliğinin gereği olarak evlenip anne olmak istemek. yani aslında masumlar. ve dünya onları bu yüzden bu cezaya mahkum ediyor.
peki ceza ne: belirli periyotlarda tekrar kirlenecek ve dağılacak bir evi toplayıp temizlemek, bir süre sonra yeniden acıkacak mideler için yemek yapmak. yani özünde sisifosunki gibi başa saran ve bitmesi imkansız bir görev. sonuçta ortaya çıkan herhangi bir değer veya oluşturulan bir ürün bir amaç yok.(ürün çocuktur demeyiniz burada annelikten değil ev işlerinden bahsettiğimi yeniden vurgulayayım)
ve işin can alıcı noktası ise:
bu yapılan emeğe dayalı hizmetin bir karşılığı yok. kadın aslında 7/24 evin içinde bir meslek icra ediyor ve bedensel emeğe dayalı bu mesleğin karşılığında erkekten aldığı tek şey 'sen benim paramla yaşıyosun seni ben besliyorum öyleyse itaat etmelisin' temelli bir bakış açısı ve emirler. oysa nasıl ki bir işveren tarlada çalışan işçinin geçimini sağladığı için onu köle edinemiyorsa( en azından pratik olarak) ve işçinin belli yasal hakları varsa ev hanımlığının da (bu deyimden de hoşlanmam bir evin bir hanıma, bir beye duyduğundan daha fazla ihtiyacı yoktur) mesleki bir statüsü, maaşı, emeklilik hakkı, sağlık güvencesi gibi yasal hakları olmalı ayrıca erkek kadını değil sadece onun ev içindeki emeğini satın aldığını bilmelidir. burada da iki eşin birbirine karşı işveren-işçi statüsünde bulunmasının ne kadar etik olduğunu tartışabiliriz. eğer bu durumun duygusal açıdan kötü olduğunu düşünüyorsanız öyleyse hanımlarınızı evin içinde 'bedava işçi' olarak gördüğünüzde de bunu hatırlamalısınız. kadının ailesinden adeta satın alınması, kırsal kültürlerde tarla ve hayvan bakımı da dahil olmak üzere bütün ev içi emekten sorumlu olması ve bunun onun asli görevi erkeğinse isterse 'yardım' edebileceği bir şey olarak algılanması baştan hatalıdır.
kadınları sisifos işkencesine mahkum etmeye bir son verilmesi ve zihinsel açıdan nitelikli olanların kabiliyetine göre meslek edinmesi, zihinsel gücü yetersiz kalanların ise bedensel emek verseler de karşılığını alacakları sanayi ve tarım kuruluşlarında çalışması gerekir. ev işi gibi sisifos işkenceleri de evin bireyleri arasında bölünerek toplam yük hafifletilmeli veya yine emeğinin bedeli verilerek bir kadın veya erkek işçiye yaptırılmalıdır.