hala ekonomik kriz çıkacak diye bekleyenler

akpden kurtulmak için bunu bir fırsat olarak görenlerdir. bu insanların çoğunun ekonomik kriz gördüğünü zannetmiyorum. 2001 krizinde neler yaşandığını halen bile çok iyi hatırlarım. kriz dönemine kadar birbirlerini ötekileştiren insanların bir anda nasıl da birbirlerine sıkı sıkı bağlandığını da hatırlarım.

ama şu anda ekonominin çok iyi bir yolda ilerlediğini zannedenlere de tavsiyem, gazetelerin sadece spor sayfalarını okumasınlar. biraz baksınlar, ne oluyormuş. ne bitiyormuş. şu anda dış ticaret açığımız çok tehlikeli boyutlarda geziniyor. hakkını yememek lazım, mevcut iktidar 90lı yılların "laklakçı siyasetçileri" gibi ekonomiyi boşvermiş durumda değiller. ama onların da, bizim de yapabileceklerimizin sınırları var. bu ekonominin olumlu tablosunun da bir sınırı var.

şimdi çok basit bir ekonomik denklemden bahsedeyim size. bu hükümet döneminde yapılan ekonomik hamleler üretimi, teknolojiyi ve verimliliği o kadar fazla artırmadı. eski kara düzen de çok fazla değişmedi. argeye yapılan yatırım arttı, evet. bu belki de milenyum sonrası düzenin bir sonucuydu. fakat şurası bir gerçek ki, bu dönemde tekstilde, beyaz eşyada ve bunun gibi ülkeye ciddi katma değer sağlayan sektörlerde pek bir ilerleme kaydedemedik. hatta çoğunlukla eski göreceli üstünlüğümüzü de yer yer kaybettik. onun yerine büyük oranda torpil isteyen inşaat sektörü gibi sektörlerde büyüme kaydettik. işte sıkıntı burada. bizim insanımız teknoloji üretmedi, marka üretmedi, akıl üretmedi. onun yerine ekonomideki bu güvenli havada, iş adamlarımız devlet kademesindeki kıdemli dostlarının "referanslarıyla" girdikleri ihaleleri almaya çalıştılar. ve aldılar da. argeye gereken yatırım = 0. akıl üretme = yok. marka = yok. finansal olarak da ülke iyi durumdaydı ve yabancı sermaye de türkiye ve benzeri ülkeleri destekliyordu.

ama şimdi rüzgar tersine dönmeye başladı. bazı şeyler pek de iyi gitmiyor. işsizlik yüksek. türk lirası 10 yıllık akp iktidarı bazında hızlı değer kaybediyor. türk lirasının değer kaybetmesi o kadar sıkıntı değil belki, ama bunun kontrolsüzce ve hızlı olması yatırımcıları ürkütüyor. merkez bankasının elindeki rezervler, çok da işe yaramaz. devletin ekonomiye müdahaleleri çoğu zaman geçici etkiler yapar. sıkıntıyı çözmez. elbetteki, serbest piyasa ekonomisinde krizler neredeyse kaçınılmazdır. fakat benim canımı sıkan, türkiyede ekonomik krizden çok çok önce siyasi krizin baş göstermiş olması.

halkın kamplaşması, ortadoğuda yaşanılan gelişmelerin türkiyeye etkileri ve tüm bunların bir sonucu olarak insanların uzlaşma isteklerinin azalması; türkiyeyi ekonomik krizden çok daha kalıcı bir krize; politik bir krize sokmuş durumda. bu kriz, ekonomik krizin ve onun etkilerinin de derinleşmesine de sebep olacaktır. bizim bir an önce toparlanıp, ekonomide el ele, omuz omuza daha yeni ve daha sağlıklı adımlarla reformlar yapmamız ve bu konuda daha büyük bir konsensus oluşturmamız gerekiyor. ve şunu da hatırlamak gerekiyor, bu ülke krize girdiği zaman ne rte, ne kılıçdaroğlu, ne de bahçeli aç kalacak. biz aç kalacağız, halk aç kalacak.