hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları

ilkokul zamanları validenin çalıştığı yerdeki müdürün paraları cukka edip yurtdışına kaçması sonucu tüm personele görevi ihmalden dava açılmıştı. bu dava nedeniyle valide hem maaş alamıyor hem de avukata para vermesi gerekiyordu. mahkeme 6 yıl sürdü ve bu süre içerisinde sadece zorunlu ihtiyaçlar alınabiliyordu.

ayakkabılarım eskimiş giyilecek yedeği yok, yenisini alacak para da yok. okulda başarılı bir öğrenciydim, bilgi yarışmasında il şampiyonu olduk (ilin adı önemli değil) o zamanın kaymakamı bizi çağırdı. bilgi yarışmasını kazandığımız için bize 2 çeşit hediye sundu. 1. grup hediyelerde kitap,defter, kırtasiye malzemeleri var, 2. grup hediye ise dandik cırt cırtlı bir bot.

ben ödül olarak botu seçtim. ortaokulda olduğumdan büyüme dönemindeyim, 2 numara büyüğünü aldım. o dönem bilenler bilir, sarı "caterpillar" marka botlar yeni çıkmış, herkes ondan alıyor böyle sıraların üzerine uzatıyor havalar vs ben de cırt cırtlı botu çocukluk işte utanıyorum sıranın altında ayaklarımı birleştiriyorum kimse görmesin diye. yırtıldığında bile söylemedim masraf çıkmasın diye çoraplarım yürürken toprak oluyordu, babam kızmıştı bana "bu çorapları nerede pisletiyorsun" diye. arkadaşlar tenefüste futbol oynuyor ben eskimesin diye oynamıyorum. o şekilde ayaklarımı saklaya saklaya 2 yıl giydim o botları. sonuçta valide mahkemeyi de kazandı, beraat etti işine geri başladı ama o sıra olan bize oldu.

bunu hatırladıkça üzülürüm. şimdi çok şükür durumum ve mesleğim iyi. istediğimi alabiliyorum, istediğimi giyebiliyorum, evlerim arabam var. halime şükrediyorum, şımarmıyorum. çünkü parası olmayınca bir insanın neler yaşayabileceğini biliyorum.