bugün

munzuruma dokunma hareketi

dünyanın önemli doğa harikalarından ve türkiye'nin en büyük milli parklarından biri olan munzur vadisine bugün barajlar yapılmak isteniyor. munzuruma dokunma hareketi de doğayı katledecek, yöre insanına sadece göç ve açlık getirecek bu barajların yapımını engellemek için oluşturulmuş harekettir.

"Tunceli'nin su potansiyelinin yüzde 37'si bu barajlara hapsedilecek. Bu, yaşamını sudan sağlayan bir toprağın insanlarını göçe, açlığa ve yoksulluğa terk etmek anlamına geliyor" diyen avukat Murat Cano, bölgeye yapılacak barajların mevcut ekonomik durumu geriye götüreceğini söyledi:
"Sekiz barajın yıllık ekonomik katkısı 80 milyon dolar olacak. Bu rakam, bölgeye has özel bir sarımsak türünün getireceği ekonomik katkıdan daha az."
Cano, barajların fayda ve zararlarını şöyle özetledi:
* Söz konusu barajların yapımını savunanlar yalnız kendi değerlerini ileri sürüyor. Oysa, orada yaşayan insanların, doğa ve kültürün sahip olduğu değerlerin tahribatının da göz önüne alınması gerekir.
* Barajlarla, halen koruma altında bulunan Türkiye'nin ilk ulusal doğal parkı da sular altında kalacak.
* Bu proje kasıtlı bir proje midir? Buna ihtimal vermek istemiyorum. Ama bu proje, Tunceli'nin doğasını, dolayısıyla da bu doğanın insanını yani Tunceli'yi yok etme projesi haline gelebilir. Tuncelilinin hayatı yakın ve mevcut bir tehlikeyle karşı karşıya. içinde yaşayacak bir coğrafyanız olmazsa, ne yaparsınız?
Geray: Proje yanlışlıklarla dolu
Barajlar projesinin yönetim ve sürdürülebilir kalkınma açısından yanlışlıklarla dolu olduğunu, suyun bir kapitalist pazar metası olarak görüldüğünü savunan Prof. Dr. Geray, yapılanların Anayasa'nın 169. maddesine aykırı olduğunu belirtti. Geray, Türkiye'nin yönetim geleneklerini ve bu geleneklerdeki yanlışlıkları hatırlattı, toplumun genelini ilgilendiren konularda karar ve uygulama süreçlerinin değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Uyar: 'Ne kadar' değil, 'nasıl'?
Prof. Dr. Uyar ise, "enerjinin etkin kullanımı" ile "alternatif enerji kaynaklarının verimliliği"ni anlattı:
"Gelişmiş ülkeler, ellerindeki 'çöp teknolojileri' başka ülkelere pazarlıyor. Bu nedenle uyanık olmamız gerekir. Munzur'a yapılacak hidroelektrik santrallerin üreteceği enerji çok az. Rüzgar enerjisi elde etmek için devletin katkısı olmaksızın gerçekleştirilmek üzere, Enerji Bakanlığı'nın onayını bekleyen çevreye zararı sıfır olan rüzgar santralleri projeleri bile, bu barajların üreteceği enerjinin on katı güçte."
Contepe: Proje Tunceli'yi bitirmeyi amaçlıyor
Panelin son konuşmasını kapatılan Yeşiller Partisi Genel Başkanı Bilge Contepe yaptı.
"Havayı, suyu ve toprağı kirletiyoruz; bu da yaşamımızın kirlenmesine neden oluyor. Bu kirliliğin etkileri her alanda görülüyor" diyen Contepe, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Aliağa'da kurulması planlanan termik santrale karşı el ele tutuşan insanlar, oraya zarar verecek santralin yapımını engelledi.
* Daha sonra, Akkuyu nükleer santral yapımına karşı el ele 10 yıl mücadele ettik. Buraya da nükleer santral yapılamadı.
* Yurt içinde ve yurt dışında insanlar el ele verirse, zararları açık olan bu proje de gerçekleyebilir.
* Munzur'a yapılmak istenen barajların gerçek anlamının iyi kavranması gerekir. Bu proje, Tunceli'yi bitirmeye yöneliktir. Doğaya bir savaş açılmış gibi görünse de, o doğa insanlarıyla birlikte vardır ve açılan savaş o coğrafyanın insanına karşı açılmıştır.
* Bunu bir insani ve politik mücadeleyle ortadan kaldırmak gereklidir. Bilgi ve eylemle karşı çıkılmalıdır. Küresel bir saldırı vardır, küresel bir karşı çıkış gerçekleştirilmelidir" dedi.
kaynak:yesiller.org.