bugün

sevgiliden ayrılamamak

kişiye fazla inanmaktan kaynaklı bir psikozdur. beğenmek - hoşlanmak - etkilenmek - aşık olmak - sevmek - inanmak skalasında çok ilerilere gidip sevmenin ötesinde karşındakine inanmaktan dolayı hissedilen kopamama halidir. halbuki ne gerek vardır; gerek durum içinde ikincil bir bilinç, kişinin bulunmasından mütevellit bilinmezlik, gerek dış etkenlerin değişkenlik dinamiklerinden süregelen de bir belirsizlik vardır. hiçbir şeye, özellikle insan evladına bu kadara bağlanmak doğru değildir. eskilerin dediği gibi "dünyanın binbir hali vardır, ölümü-kalımı, hastalığı-sakatlığı." ancak paniğe gerek yoktur; seve seve olmazsa, hayat sike sike öğretir. dişi tarafına tavsiyem direk olarak olamaz ama er kişilere ruhu defalarca tecavüze uğramış, genç yaşta kalbini beynini eritmiş biri olarak net birşey söyleyebilirim: delikanlılık, sanılan gibi sikilmemişlik değil; bildiğin defalarca kere sikilmişlikten sonra dahi halen "mert" kalabilmekten geçmektedir. herkes hayatta tek layer üzerinde benzer ya da aynı derinliklerde yaşamaz; yaşam, beklenilenin gelmemesi, ki işte; birçoğumuzun, gelmeyeceğini bile bile beklediğimizi beklemeye devam etmesidir.. o sebeple, kimse paylaşmayacak; paylaşamayacak bizlerin tutkularını. onları hep, yaşayıp yaşayıp, unutacağız. yalnız, yaşayağız; yalnız yaşayacağız... oruç aruoba'ya da sevgilerle.