bugün

22 nisan 2006 fenerbahçe galatasaray maçı

Maçın başlamasına daha 10 dakika vardı... Mabed birden bir uğuldama ile gürledi..11 tane sarı-lacivert formalı insan elele bir şekilde santraya doğru yürüyordu... Herkesin gözlerinde hafif bir buğu vardı bu sırada... Onlardan 10 dakika sonra siyah fona zorlukla seçilebilen sarı-kırmızı renkteki formalarıyla Galatasaray çıkıyordu mabedin çimlerine..Hepsinin başı öndeydi ve uğultudan birbirlerini dahi duyamayacak vaziyetteydiler... işte maç orada, o anda bitti..Üstelik daha başlamadan...

Vestel maçını kaybettikten sonra Fenerbahçe’yi darağacına çıkaran futbol ulemaları o kadar çok şey yazıp çizdiler ki maç hakkında bizlere sadece "mabeddeki maçı bekleyin" demek düştü. Sanki Galatasaray şampiyon olmuş da Kadıköye tur atmaya geliyormuş gibi bir hava yaratıldı. Ve bu manasız hava en çok Fenerbahçe’nin işine yaradı.

ilk beş dakika içinde Galatasaray daha etkili gibi gözüktü... Ama dediğim gibi bu sadece 300 saniye sürdü.. Geriye kalan 85 dakikada sahada tek gerçek vardı. Önce Appiah klasına yakışan bir gol attı. Ardından Luciano'nun golü geldi. Fenerbahçe aslanın boğazına kementi geçirmişti ve canhıraş çırpınmalarını zevkle seyrediyordu.. Bu çırpınmaların sonuncusu Hakan Şükür’ün kafa topu oldu ve geçen haftanın en çok eleştirilen ismi Rüştü bunu çok güzel çıkardı.. Ardından kaçan gollerin ise hadde hesabı yok. Önce Tuncay yine zor olanı yapıp Alex'in al da at dediği pası dışarı yolladı; akabinde de Nobre'nin şimşek hızındaki şutu direkte patladı. Ve ilk yarı sonra erdi..

ikinci yarıya Galatasaray'ın biraz daha riske gireceğini Fenerbahçe'nin ise bu riskten faydanlanma amacıyla oyuncu değişikliği yaparak başlayacağını düşünmüştüm. Ama Daum oyuncu değişikliği yapmadı. Farktan ziyade kazanmak istiyordu...Tribünler ise 6 diye inliyordu... Ne de olsa inanmıştık çocuklara.. Derken Saidou kanımca ağır bir kararla ikinci sarıdan atıldı ve işte bu dakikadan sonra o boynundaki kementle acemi çırpınışlar yapan Aslan canını verdi. Çünkü Saidou orta sahada Fenerbahçe’nin dinamik orta sahasına karşı ayakta durabilen tek kişiydi.. Bu dakikadan sonra Galatasaray'ın orta sahası tabir-i caizse yol geçen hanına döndü.. Nobre'nin meşum sakatlığı hepimizi üzerken Anelka'nın beklenen patlamayı yapmış olması, bir gol bir asistlik performansı ve son dakika da Mondragon ve Song ikilisi arasında yaptığı futbol valsi yüzleri güldürdü. 90 dakika bittiğinde tabelada 4 gol, akıllarda direkten dönen 3 top, Alex şov ve kaçan sayısız gol pozisyonu ile birlikte, gözlerde de biriken gurur gözyaşları vardı.. He bir de unutmadan sahanın ortasında duran Hindi...

Geride oynanmamış olan 180 dakika var. Ama düşünün bakalım kim daha çok hakediyor bu şampiyonluğu. Ezeli rakibine oynadığı her maçta üstünlük sağlayıp son maçta da sahadan silen Fenerbahçe mi yoksa Fenerbahçe karşısında bir hiç olan ve bunu oynadığı her maçta gösteren Galatasaray mı... Hem ayrıca oldu da (?) Galatasaray şampiyon oldu... Bayrağındaki bu sarı-lacivert lekeyle mi sevinecekler.. Hiç utanmayacaklar mı sokaklarda gezerlerken? Fenerbahçe 3 puan geriye düştüğünde Fenerbahçe Cumhuriyeti dışındaki her yerde bayram havası esiyordu.. Öyle ki Beşiktaş taraftarı alkışlarla uğurladı Galatasaray taraftarlarını Kadiköy vapuruna binerken..Herkes kaderini ve sırasını beklesin. Haftaya Trabzon' da horon tepeceğiz... Sonra mı? Dedim ya sıranızı bekleyin...

Çünkü biz "bu çocuklara i-n-a-n-d-ı-k..."
güncel Önemli Başlıklar