bugün

ben bu yazıyı anneme yazdım

hatırlıyor musun anne,

küçükken hep tahtadan oyuncaklarım vardı benim. tabancayı, sapanı, arabayı hep kendim yapardım. bana oyuncak alın diye hiç ağlamadım.
ağlamazdım zaten anne...

hatırlıyor musun anne,

hiç bisikletim olmamıştı benim, hep diğer çocukların peşinden koşardım. ' nolur bi tur versene be, hadi be, şurdan döncem söz be, hadi nolur be '' derdim.
ağlamazdım ama anne,
ağlamadım zate...

hatırlıyor musun anne,

domates fidesi ektiğin gün babam beni bisiklet tepesinde görmüştü. tam da bahçenin karşısındaydık.. kimin diye sormuştu, çok mu hoşuna gidiyor bisiklet sürmek demişti. evet demiştim , sedat'ın biskileti bu.. bak zili bile var demiştim. öttürmüştüm zilini.
ağlamamıştım ama anne,
ağlamak için sebep yoktu zate...

hatırlıyor musun anne,

hemen etesi gün babamın elinde bmx marka bi bisiklet vardı. mas maviydi. zilini öttüre öttüre bahçeye girmişti. ikimiz o küçük evimizden dışarı çıkmıştık. şaşırmıştım ben. eteğinin dibinden hiç ayrılmadım. noldu diye seslenmişti babam.. bunu sana aldım, gel bin kerata demişti. sakın kimseye boyun eyme demişti. gülmüştüm.
ağlamamıştım..
ağlamazdım zaten anne...

hatırlıyor musun anne,

akşam olunca bana kızmıştın '' baban sana bisiklet aldı ama sen sevinmedin, neden teşekkür etmedin ' dedin.. ama biz ev yapıyoruz anne , bizim paraya çok ihtiyacımız var demiştim. güle güle ağlamıştın yine. mıncıklamıştın yanaklarımı, sarılmıştın küçük belime...
her şeye de hemen ağlardın zate..

hatırlıyor musun anne,

bisikletin parasını kazanmak için su satmaya çıkmıştım pazara. haberiniz yoktu sizin.. kazandığım paraları biriktirip babama verecektim. bir sürü param olacaktı '' su buzzz, su buzz '' diye bağıyordum. sen gördün pazarda, aniden sen çıktın karşıma. ilk gün yakalanmıştım. şaşırmıştın beni öyle görünce ve hemen diz çöktün yanıma. ağladın, hıçkıra hıçkıra ağladın hem de.. sarıldın yine minik oğluna.
elmalar da yuvarlandı aşağıya...
ehehe ben ağlamadım ama
ağlamazdım zate anne..

hatırlıyor musun anne,

hemencik sofra da ispiyon ettin babama '' senin rambo'yu pazarda su satarken yakaladım '' dedin. adam az daha boğulcaktı. ''vay benim aslanım dedi. hem saçımı sevdi, hem de buna gerek yok oğlum demişti. gurur duymuştu benimle.
ağlamadım ama
ağlamaya da gerek yoktu zate...

hatırlıyor musun anne,

büyüdüm ve bir kızı sevdim ben.. öldü hani.. adı aynur.. şu gelinim diye sevdiğin yeşil gözlü kız. becerikli mi diye hamsi falan ayıklatmıştın kıza. seni çok severdi, hiç kırmazdı seni. hatta ben sana çıkışsam bile aynur hemencik sana sarılırdı. üzme annemi derdi. onun tek annesi sendin çünkü. ağlardın sende, saçını öperdin aynurun. tebessüm ederdim bu mutlu halinize,
ağlamazdım ben.
ağlamak için de sebep yoktu zate...

hatırlıyor musun anne,

taşınacam deyip duruyordum. kafaya koymuştum .. tüm herşeyi unutmak, geçmişi geride bırakmak için vedalaşmıştım sizle. zamanı gelmişti artık.. sarılmıştım babama, sarılmıştım abime. ağlıyordu ablam, gitme kardeşim diyordu. yalnız başına ne yaparsın oralarda diyordu.
ben yine ağlamıyordum ama
ağlamazdım da zate...

hatırlıyor musun anne,

gideceğim gün hava çok soğuktu. gelmeyin demiştim size. üşütürsünüz, hem bir sürü arkadaşlarım var onlar beni yolcu eder demiştim. otogar sizi boğar anne demiştim. sen ağlaya ağlaya gelmiştin, seni bırakamam oğlum demiştin. lapa lapa kar yağıyordu. sıkıca sarıldın. gel vazgeç dedin, kokladın beni. muavin seslendi kalkıyor diye.
bindim ve o ara yutkundum ben, bildiğin acı acı yutkundum.. cam kenarına oturunca el salladım size.
ve sen,

sen öpmüştün otobüsü anne,
öptükten sonra dudaklarını silmedin bi de..

şimdi itirafım olsun anne
o gün elimden bişey düşmedi otobüse
ben,
ben ağlaya ağlaya masus eğildim yere..

ağladım,
ağladım yani anne,

ben ağlamayı başardım, sende gülmeyi dene.

yüzün hep gülsün tatlı kadın , neşe ile kalın.