cibali tütün

ibali Sigara Fabrikası, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki işçi hareketlerinde de önemli bir yere sahiptir. 1970’li yılların sonunda işçi direnişleri ile ünlenen Adana Sigara ve istanbul Maltepe sigara fabrikalarının rolü, o yıllarda Cibali işçileri tarafından oynanır.

Fabrika, Cibali, Fener, Fatih ve civarında oturan halkın, özellikle kadın işgücünün (üstelik kadının çalışmasına pek hoş gözle bakılmadığı yıllarda) çalışma yaşamına girmesine öncülük eder. işçi ücretleri de o yıllarda orta halli bir yaşam kurmak için yeterlidir.

Öğle yemeği verilmesi, sağlık sorunlarına çözüm bulunması, acil parasal ihtiyaçlara cevap vermek üzere “işçi Taavvün Sandığı”nın kurulması fabrika çalışanlarının önemli sosyal haklarındandır.

Taavvün Sandığı, 1950’li yıllarda yerini Sigorta Kurumu’na bırakır. Diğer bir deyişle şimdiki Sigorta Kurumu, (önce SSK, sonra SGK) Cibali’deki bu sandığa dayanmaktadır.

Fabrikanın, yine işçi hakları çerçevesinde kazanılmış bir başka özelliği ise içinde bir çocuk kreşinin bulunmasıdır. “Cibali Kreşi”, işçi hakları çerçevesinde kazanılmış ancak fabrika yönetimi için de övünç kaynağı olan bir sosyal motiftir. Fabrikadaki bu kreşin Türkiye’deki ilk kreş uygulaması olduğu söylenmektedir.

1948 yılında “iktisadi Yürüyüş” dergisinde yeralan bir yazıda “bu fabrikanın içtimai yardım ve çocuk kreşi memleketteki şöhretini muhafaza etmektedir. 16 yataklı reviri, eczanesi, laboratuarı ve her sahada mütehassıs doktorları ile Cibali işletmesi yıllardan beri buraya emek veren müdür Sami Sunal’a ve arkadaşlarına manevi bir haz bahşedecek bir haldedir” denmektedir.

Pek çok tarihi olaya tanıklık eden, çok sayıda sosyal hakka imza atan Haliç’teki bu ihtişamlı bina ve işçileri edebiyatımızdaki yerini, birçok aşkın tanığı ve sahibi olarak ta almıştır.

Rizeli bir berber olduğu anı defterinden anlaşılan Aşık Çakır Çavuş, istanbul’dan ayrılıp giderken yanında yol arkadaşı olarak Cibalili bir kadını da götürür. Bununla ilgili üç parça manzum hatıratından biri Cibali üzerinedir ve bir bölümünde şöyle der:



Cibâli’nin dilberi

Tütün sarar elleri

Şekli beşerde peri

Gör Rizeli berberi



Mahmut Yesari’ye ait Çulluk isimli roman da Cibali Tütün Fabrikası’nda çalışan bir genç kızı anlatır. Bu romandan etkilenen Bora Ayanoğlu da “Fabrika Kızı” şarkısını yazar ve besteler. Ancak bir başka rivayete göre Ayanoğlu bu şarkıyı, fabrikada çalışan Mahtume isimli, oldukça hoş ve alımlı bir kızdan etkilenerek yazmıştır.

Çoğunluğu kadın olmak üzere kadınlı-erkekli çok sayıda işçinin çalıştığı, mimari yapısı, işçisi, sosyal olayları ve aşklarıyla hem şehir hem sanayi tarihimizde önemli bir yere sahip olan Cibali Tütün Fabrikası, 1992 yılında boşaltılır. Yaklaşık iki buçuk yıl sonra 1995’te Fatih Belediye Binası yapılmak istenir. Fakat bu girişim gerçekleşmez. Ardından Kadir Has Vakfı’na devredilir. Vakıf, binada restorasyon gerçekleştirdikten sonra 1997 itibariyle binayı Kadir Has Üniversitesi olarak kullanmaya başlar.

Günümüzde binaya girdiğinizde duvarlarında tütün üretimi dönemine ait fotoğraflar görebilirsiniz. Fabrika döneminden kalan demir yapı unsurları da önünüze çıkar. Bu demir sütunlar arasında o eski fotoğraflarda, tütün kokan elleri, tütün kokan duvarları, iş makinelerinin seslerini hissedebilir; romanlara, şiirlere ve şarkılara dökülmüş aşkları anabilirsiniz. Bu yazıyı okuduktan sonra Haliç’ten geçerken binaya bir kez daha bakın. Görkemi ve manzarasıyla size hala bir genç kız edasıyla göz kırptığını fark edeceksiniz.

kaynak:http://http://www.sanayic...ibali-tutun-fabrikasi.htm