bugün

türkün işi neden rast gitmez

'türk milleti zekidir'. kesinlikle. fakat 'türk milleti çalışkandır' sözü en azından günümüz için ne kadar geçerlidir tartışılır. başlıktaki soru gayet açık ve net. cevabı da öyle; disiplinsizlik, hantallık ve organize olma da ki becerisizlik.

türkün bir gün içerisinde en ufak bir işini dahi halletmesi genellikle mümkün değildir (her ne kadar genellemelerden hoşlanmasam da bu seferlik yapacak bir şey yok). nitekim işinizi halletmekle mükellef olan 'don, sir, mr.' (daha aklınıza ne kadar asil unvan geliyorsa) devlet memuru ya da yetkili nedense her işte uzman ancak kendi asli görevinde bir acemi olup, topu başkasına atmakta bir ustadır. tabii bir de gerçekten kendi işinde uzman oldu mu tadından yenmez. o zaman baya bir çekeceğiniz var demektir. çünkü 'o' 'kutsal varlığın' gözünde siz hiçbir şeyden anlamayan ve muhtemelen şu hayatta hiçbir işe yaramayacak acınası bir mahlûkatsınızdır. o isterse işiniz olur, istemezse yine olur ama baya bir ya sabır çektikten sonra. o keyfi isterse size her zaman ulaşabilir ama siz o’na asla ulaşamazsınız. mütehammil yani tahammül eden ve müsamaha gösteren o değil siz olmalısınızdır. o olmazsa siz bir hiçsinizdir.

neyse işin lagaluga kısmını bir kenara bırakarak biraz ciddiyetle olayı kısaca ele alalım. yukarıda biraz mübalağa ile anlattığım durum ile birçoğumuz şüphesiz karşı karşıya kalmışızdır. yazdıklarım ile tüm memurları ya da özel kurumlarda çalışanları zan altında bırakmak amacım değil, haddim de değil. nitekim yukarıda zikredilen dengesizler ile eli öpülesi güzide ve aklıselim çalışanların ayırt edilmesi gerekmektedir. benim eleştirmek istediğim grup çok şükür ki küçük bir kısmı oluşturmakta (ya da en azından ben öyle kabullenmek istiyorum). ancak bu küçük grup dahi insana illallah dedirtmekte oldukça başarılı.

yapılması gereken nedir?
hak aramak. hem de sonuna kadar, inatla. ama çoğu kez yaptığımız gibi sövüp, saymakla değil. tamam, ortalığı ayağa kaldıralım kaldırmasına ama bunu yaparken de kantarın topuzunu kaçırıp haklıyken haksız duruma düşmeyelim. her ne kadar şikayette bulunabilecek mercilerin az olması ya da sembolik olmaktan öteye geçememesi ayrı bir sorun teşkil etse de yapan yapanın yanına kar kalmamalı. yapılan her türlü terbiyesizliği sineye çekmek, terbiyesizlerin terbiyesizliklerini meşru görmelerinden başka bir işe yaramaz.
bir de 'yok efendim o kişiler her gün bin bir türlü insanın ağız kokusunu çekmek zorundalar dolayısıyla biraz sinirli olmalarını mazur görmek lazım' mantığı kabul edilemez. maalesef herkes istediği, arzu ettiği iş ile hayatını kazanmıyor. sevmediği bir iş ile meşgul olan olanların sayısı çok. fakat kimse sırf karşısındaki sevmediği bir iş yaptığı için ya da gün içerisinde birçok kişi ile muhatap olma zorunluluğundan kaynaklanan yoğunluk ve stres nedeniyle 'ağız kokusu' çekmek zorunda değil.

saygılarımla.