bugün

söykü dergisi sayı 14 kar

usul | akil tutulmasi

kimi yazarlar öykülerini, okuyucularının başlangıçtaki tahminlerinden farklı noktalara çekmekten ve öykü süresince onlara çeşitli sürprizler hazırlayarak şaşırtmaktan hoşlanırlar.

kurgu başarıyla oluşturulabildiği sürece bu durum, okuyucu için hoş olduğu kadar öyküye heyecanla bağlanmak açısından da olumlu katkılar sağlar. usul, böyle bir öykü ve etkileyici olduğu kadar bilimsel öğretilerle de içeriği zenginleştirilerek okuyucu açısından daha da çekici bir hale getirilmiş.

"..."Ya motoru açalım, ya yardım arayalım" sinirlenmeye başlamıştı. Hipotermi ilk belirtilerini gösteriyordu. Ölçülü davranmak için elimden gelen çabayı göstermeme rağmen benim de sinirlerim biraz biraz bozmuştu. Daha ne kadar sızlanmalarına katlanabileceğimi geçirdim aklımdan..."

ancak, burada yazarın dikkat etmesi gereken husus; aşırı bilimselliğe kaçarak öyküyü, okuyucuya birşeyler öğretme havasına sokmadan ya da bunu okuyucuya hissettirmeden kararında yapma gerekliliğini görebilmesidir. aksi takdirde okuyucu, yazarı, kendisine ders vermeye çalışan bir öğretmen gibi görür ki bundan hoşlanan okuyucu sayısı oldukça azdır.

"...Kar işte o anda, hiç uyarmadan, acımadan bastırdı. Gözkapaklarıma düşen ilk taneleri fark edemeyecek kadar paniklemiştim. Sonra, belki saniyeler içinde, topak topak karşıma yığılan kalın taneler bu rüzgarsız havada sanki yere inmeden, sürekli, birbirleri üzerine havada birikiyordu. Gözümün önündeki ıssız, ormansız, hiç oğlu hiç manzarada, kardan önce nereye bakmasını bilenin tüm açıklığıyla seçeceği silüet, alay eden bir sakinlikle inen, gittikçe kalınlaşan tül perdenin ardında usul usul seçilmez oluyordu..."

- çok başarılı bir durum tasviri, gerçekten! bulunulan ortam, o kadar güzel ifade edilmiş ki okuyucu olarak o anı sanki yaşıyorsunuz.

buna karşın,

ruhsal anlamda herhangi bir problemi olmayan, diğer bir deyişle normal insanlar için kendi işledikleri bir cinayeti anlatma süreci dehşet içerisinde olmalıdır ki okuyucu için inandırıcılığı olsun. öykü, üçüncü bir şahsın anlatımı ile yapıldığında soğukkanlı bir anlatım normal karşılanabilir elbet! fakat öykü, kahramanının ağızından anlatılıyorsa okuyucu, kahramanın bu cinnet anlarının harfiyen kendisine yansıtılmasını, an be an durumun tasvirini bekleyecektir.

"...Ömer'in yanına eğildim, alnına bir veda öpücüğü koyup boğazını boylu boyunca kesmeye çalıştım. Beklediğim kadar kolay değildi. Bıçağı ilk seferde fazla derine batırmışım, ileri geri hareket ettiremiyordum. Dehşet içinde debelenmeye çalışan, hırıltılı sesler çıkardan boğazından bıçağı çekip, bu sefer daha yüzeyden, gırtlağı ve damarları alacak kadar batırarak zorladım. Fışkıran kan karın üzerine düşer düşmez kıpkırmızı dondu. Kenardaki çuvalı alıp önce temkinle geri geri, sonra, gittikçe normalleşen adımlarla, yine kara bata çıka yürümeye başladım..."

- bu bağlamda, yukarıdaki durum tasviri, kahramanın adeta bir seri katil soğukkanlılığına sahip olduğunu gösteriyor bizlere ama bizler biliyoruz ki o bir seri katil değil. o vakit, ister-istemez sıkıntılı bir süreç yaşanıyor, yazar ile okuyucu arasında.

akil tutulmasi belli ki nitelikli bir yazar. öyküsünün yapısal kurgusunu oluşturmadaki başarısından tutun da cümlelerindeki ifade zeginliğine kadar bu durum kendisini açıkca gösteriyor. üstelik, yazım dili kurallarına uyumu da genel anlamda çok başarılı fakat dikkatimi çeken önemli bir husus; okuyucu ile temasındaki samimiyet eksikliği. bu sıkıntı giderebilirse çok güzel öyküler bekleyebiliriz kendisinden.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar