bugün

söykü dergisi sayı 14 kar

kar sessizliği | experimental

bilgili, bilinçli, şehirli, meslek sahibi ve ekonomik özgürlüğünü kazanmış olgun bir erkek, biraz da eli-yüzü düzgün ise kadınların gözdesi haline gelmeye adaydır. zira, böylesi bir erkekle mükemmel aşklar yaşanır.

ağzı laf yapar, beklenmedik ve kadının yüreğini okşayan, zekice sürprizler yapar. güzel cümlelerle kendini ifade eder. sadece cinsel gücünü değil aklını da kullanarak kadını hiç olmadığı, yaşamadığı kadar mutlu eder. giyimi-kuşamı, davranışları, akılcı ve akıcı konuşmalarıyla mest eder.

bir kadın, böylesi bir erkekle birlikteyken adeta zaman durur. o güne kadar önemsenmeyen fakat o erkekte var olan nitelikler, kadın için bir erkekte bulunması gereken nitelikler olur. yakın arkadaşlarla yapılan sohbetlerin başlıca konusu; onun sürprizleri, onun düşünceleri, onun sevişi-okşayışı, onun inceliği ve nezaketi olur. bir süreliğine, varsa-yoksa o olur.

erkek için de durum farklı değildir, bu süreçte. güzeldir sevgili, gülünce gözlerinin içi güler, ona yaşam enerjisi verir. kendince muziplikler yapar, eğlencelidir, çocuksu davranışlarıyla saflığı yaşar onda erkek. birlikteliklerde farklılığı ve doyası mutluluğu yaşar. yatakta, erkekliğini yaşar. onun mutlu halleri, anneyi ve babayı mutlu eder, istemsiz kucağa alınacak torun hayallerine iter.

herşey mükemmelken ve doruklarda yaşanırken aşk, göz-gözü görmez de yavaş yavaş geleceğe yönelik beklentiler başlar. kadın, erkeğe sahip olmak istedikçe erkeği boğmaya başlar. yaradılışının bir gereğidir bu fakat onun her hamlesi, erkeğin özgürlüğüne olan özlemini körüklemeye başlar. başlangıçtaki ufak-tefek tartışmalar ciddi kavgalara dönüşür. aşk bitmeye, göz-gözü görmeye, karşılıklı özveriler yerini tahammülsüzlüklere bırakmaya başlar. sonuçta, hızlı bir geriye dönüş başlar.

"...kötüydü aramız bir süredir, benle görüşmeyi kesmişti, hep bir bahanesi vardı, ayrılmak istediğini biliyordum, ama bunu söylemiyordu yüzüme, belki cesareti yoktu, ama bitirmişti, biliyordum, ve şimdi daha da emindim, beni halen seviyor olsaydı, mutlaka engel olurdu, sarhoş bir vaziyette bu havada dışarı çıkmama, umurunda değildim, "ne olursa olsun noktası"'na gelmişti..."

aşk ve sevgi başka şeylerdir. aşk çabuk bitebilir ama sevgiyi daimi kılan bileşenler aşktan çok daha fazla ve ayrıntılarda gizlidir. o kadının ses tonudur kimi zaman, gülüş biçimidir, derinlere bakan ve çok şeyler gören gözüdür, onun için yapılmış kek, sarılmış dolmadır. sevgi, kazanılmış ve kaybedilmek istenmeyen güzel alışkanlıklarda gizlidir. erkek için bunları kaybetme korkusu, bir karabasan gibi çöker üzerine. özgürce yelken açtığı denizlerde yakalandığı fırtınalardan kendisini kurtaracak bir limanın olmaması düşüncesi, onu yiyip-bitirmektedir. bir açmazdadır o artık. ne özgürlüğünden ödün vermek ister ne de onu mutlu eden, kendisine değer verildiğini gösteren bu güzelliklerden.

"...artık ona sığınamazdım, zaten sığınma içgüdüm de kaybolmuştu, yaklaşık bir aydır görüşmüyorduk, telefonlarımı zoraki açıyor, anlattığım şeylere sadece "hı hı" tepkileri veriyor, paylaşmıyordu, gayri resmi olarak bitmiş bir ilişkiye resmi kapanışı yapmamıza az kalmıştı..."

- ifadeler farklı, hissedilenler farklıdır ve bu hislerin yansımaları, onun kaybedileceği tam olarak anlaşıldığı an bir aczin ifadesi olarak görünür;

"...ayrılmak istediğini söyledi, olgun karşıladım önce, sonra gidiyor gibi oldu, 50 yaşında bir adammışcasına "gitme" dedim, biraz daha konuştuk, gidiyor gibi oldu, 30 yaşında bir adammışcasına "gitme" dedim, bu sefer kararlıydı, 10 yaşında bir çocuğa döndüm..."

- var olan durum, bundan daha iyi nasıl ifade edilebilir, doğrusu bilemiyorum.

olgun erkek, dönüştürülebilme özelliğini kaybeder. yaşam alışkanlıkları, ekonomik gücüne, eğitimine ve bilinç düzeyine göre gelişir. kuralları vardır artık ve asla ödün vermek istemez. kendi kendine yeterli olduğunu düşünür. giderek ıssızlaşır.

ileri yaşlarda yapılan evliliklere bakar ve başarı istatistiklerini incelerseniz çok düşük olduğunu görürsünüz. döner ve sorarsınız kendinize; "kırsalda, genç yaşlarda evlilikler neden yaygındır" diye. nedeni, denenerek kazanılmış tecrübelerdir. genç erkek esnektir ve olgunluk evresine evlilikle, çoluk-çocukla girdiğinde, bu onun yaşam biçimi olur ve geleceğini onlarla birlikte şekillendirir.

"...normalde böyle çocukluklar yaptığımda, başarılı olurdum, fakat bu sefer bir şeyler farklıydı, sırtını dönüp gerçekten gitti, olduğum yerde kalakaldım, dönerdi nasıl olsa, dayanamazdı bana, şımarıklıklarıma...

ama dönmedi, bir aralık ayıydı, sonra hep aralık oldu, kıştı, hep kış kaldı, başka bir ay yaşayamadım, olduğum yerde kaldım, yılbaşına az kalmıştı, hep az kaldı, kar yağıyordu ve hep kar yağdı..."

ıssızlık, erkeğin istediği, olmaktan mutluluk duyacağı bir durum değildir. sadece, özgürlüğünden, kurallarından, dolayısı ile kendinden ve yaşam alışkanlıklarından ödün vermemesinin yarattığı bir sonuçtur. ıssızlığı, onu için için yer bitirir. bu bitişten kendisini kurtarabilmenin yolu kısa süreli gönül ilişkileri de değildir. sadece belli bir süre, onu anlık mutluluklarla idare etmeye yeter, hepsi o kadar.

- ve eskisine olan özlemin dayanılmaz etkisi ile yeni mükemmelin arayışına girer;

"..."aa bu kardan adamın yüzü yok" dedi başka bir tanesi yanımdan geçerken, bir süre sonra elinde kömürlerle geri döndü, kömürleri gözlerime ve ağzıma yerleştirdikten sonra, bir de öpücük kondurdu yanağıma, sonra soğukluğumdan rahatsız oldu ve gitti, halbuki tam da ısınmaya başlamıştım o öpücükle, ama o da gitti..."

- sonuçta, denemeler trajikomik bir hal alır;

"biri havuç taktı burnuma,
bir diğeri süpürge koluma,
biri taşlarla düğme yaptı üstüme,
biri eski püskü bir bere geçirdi kafama,

bu böyle sürdü gitti,

her gelen kendince bir şekil verdi,
her gelen kendince bir beklentiye girdi,
her gelen gitti, fakat giden bir daha gelmedi."

- ve bir gün, bir kadın;

"...sana kaşkol ördüm, üşüme diye" dedi, ördüğü kaşkolu boynuma dolarken, gözlerimin yerinde duran kömürlerin, kar ile birleştiği yerde eriyen bir kaç kar tanesi, burnumun yerinde duran havucun kenarından süzülerek yere damladı..."

- içtenlik... ıssız bir adam için yaşam ümididir çoğu zaman.

ıssız adamlar...

'o' kadını bulmak için yaptıkları denemelerde mükemmel aşklar yaşar ve yaşatırlar çoğu zaman ve yapabildikleri yalnızca bundan ibarettir, çoğu zaman.

ıssız bir adamı tanıtmak, dahası onun hissettiklerini okuyucuya tam olarak yansıtabilmek için kaleme alınmış, çok başarılı ifadeler ve durum tasvirleriyle bezeli, hoş ve realist bir öykü bu. okunan her cümlenin üzerinde durup etraflıca düşünmeyi gerektiriyor.