bugün
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak18
- türkiyede çok abartılan arabalar19
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması11
- evlilik15
- erkeğe ne hediye alınır15
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım29
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız13
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- icardi190514
- sözlüğün en ruh hastası yazarı8
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi22
- ideal duş alma sıklığı12
- anın görüntüsü20
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı22
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- sitede birine sövseniz entry 3 gün kalıyor8
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- futbolcu ismiyle nick almak9
- uzağı göremeyen insan18
- bir şarkı sözü der ki10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- ali erbaş12
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır13
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- kanınıza rengini verir misiniz14
- aristoteles'in orta yolu10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri12
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız8
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
kardan adam | inanna salome (itü sözlük)
her birimiz, yaşamımız boyunca, analiz yeteneğimizin, sahip olduğumuz bilgi ve görgülerin ışığında ve aklımızın yettiği ölçüde doğru tercihler yapmaya çalışıyoruz. o an için bizlere doğruymuş gibi görünen kimi tercihlerimizin, aslında yanlış olduklarını da zaman içerisinde anlıyoruz.
doğruluğuna kanaat getirerek yaptığımız tercihlerimizde, yakın çevremizden yardımlar alabildiğimiz de oluyor şüphesiz fakat kimi zaman da içimizdeki farklı benliklerin birbirleri ile kıyasıya mücadelesine tanık oluyoruz. böylesi anlarda, kaşımız-gözümüz oynuyor, kendi kendimize dudak büküyoruz, omuzlarımızı silkeliyoruz; "hayır!" ya da "bana ne! istemiyorum" dercesine. uzaktan izleyenler için komik oluyoruz elbet! ama yapıyoruz bunu, istemsiz fakat sürekli.
mesleki tercihlerimiz, eş tercihlerimiz, iş tercihlerimiz gibi hayati olarak adlandırılan ve yaşamımızın o andan sonrasını tümüyle şekillendirmeye muktedir tercihlerimizde, bir tarafımızın ak dediğine, diğeri kara diyebiliyor bazen ve işte! böyle zamanlarda kendimizi bir açmaza düşmüş hissediyoruz.
kimimizin içerisinde iki benlik varken, ki ekseriyetle ikidir ve bizler o ikinciyi benlik değil de çoğunlukla uyulmaması gereken 'şeytan' olarak niteleriz, kiminde üç, kiminde ise daha çok benlik olabilir. ancak, bu benliklerde cinsiyet tektir. erkeksek, hepsi erkek, kadınsak, tümü kadın.
hal böyle iken, siz tutun! bir de bunların değişik cinsiyetlerde olduğunu düşünün. yandı gülüm keten helva! insana, ister istemez "ben neyim? nasıl bir varlığım?" sorgusunu yaşatmaz mı? gerçekte ne olduğu, hangi cinse daha yakın olduğunu tespit etme mecburiyeti doğurmaz mı?
inanna salome bu kez, yaşamının 24 yılını kadın olarak geçirmişken, katıldığı olimpiyat oyunlarında yarış komitesinin cinsiyetini 'karışık' görerek yarışlardan men ettiği bir sporcuyu, bir dizi hormonal tedavi ve operasyonlar sonucu erkek ve dahası çocuk sahibi olan dünyaca ünlü bir kayakçıyı, erika schinegger'i* konu edinmiş öyküsüne.
- ilginç bir öykü gerçekten ve konu itibarı ile az rastlanır cinsten.
yıllar sonra, 7 yaşındaki kızının ısrarlarına dayanamayıp giymemeye yemin ettiği kayak takımlarını kuşanıp eski günlere, ta! 60'lı yıllara gitmesini konu alan, keyifli bir öykü. öyle ki, yamaç aşağı slalom yaparken adeda siz de ona eşlik ediyor, yaşadıklarını yaşıyor, hissettiklerini bire-bir hissediyorsunuz.
"...yıllardır unuttuğu mazisi, ertelenmiş bir hesaplaşma, pusuda beklediği kayak pistinde, erik kayaklarını kara basar basmaz onu, tüm ruhunu ele geçirmiştir. saklı geçmişinin unutulmuş anıları bir film şeridi gibi kayaklarının altında uçuşan kar zerreleriyle akmaya başlar... hem de eski şampiyon erika'nın hızına yakışır bir akıştır bu, sabahki masalsı kar havası artık erik için tipiye dönüşmüştür. tüm benliğini serbest bırakır, artık erik maziden çıkıp gelen erika'nın yönettiği filmin tek izleyicisidir."
inanna salome'nin o alışıldık duygu dolu anlatımıyla, keyifle ve bir çırpıda okuyacağınız cinsten bir öykü bu.
her birimiz, yaşamımız boyunca, analiz yeteneğimizin, sahip olduğumuz bilgi ve görgülerin ışığında ve aklımızın yettiği ölçüde doğru tercihler yapmaya çalışıyoruz. o an için bizlere doğruymuş gibi görünen kimi tercihlerimizin, aslında yanlış olduklarını da zaman içerisinde anlıyoruz.
doğruluğuna kanaat getirerek yaptığımız tercihlerimizde, yakın çevremizden yardımlar alabildiğimiz de oluyor şüphesiz fakat kimi zaman da içimizdeki farklı benliklerin birbirleri ile kıyasıya mücadelesine tanık oluyoruz. böylesi anlarda, kaşımız-gözümüz oynuyor, kendi kendimize dudak büküyoruz, omuzlarımızı silkeliyoruz; "hayır!" ya da "bana ne! istemiyorum" dercesine. uzaktan izleyenler için komik oluyoruz elbet! ama yapıyoruz bunu, istemsiz fakat sürekli.
mesleki tercihlerimiz, eş tercihlerimiz, iş tercihlerimiz gibi hayati olarak adlandırılan ve yaşamımızın o andan sonrasını tümüyle şekillendirmeye muktedir tercihlerimizde, bir tarafımızın ak dediğine, diğeri kara diyebiliyor bazen ve işte! böyle zamanlarda kendimizi bir açmaza düşmüş hissediyoruz.
kimimizin içerisinde iki benlik varken, ki ekseriyetle ikidir ve bizler o ikinciyi benlik değil de çoğunlukla uyulmaması gereken 'şeytan' olarak niteleriz, kiminde üç, kiminde ise daha çok benlik olabilir. ancak, bu benliklerde cinsiyet tektir. erkeksek, hepsi erkek, kadınsak, tümü kadın.
hal böyle iken, siz tutun! bir de bunların değişik cinsiyetlerde olduğunu düşünün. yandı gülüm keten helva! insana, ister istemez "ben neyim? nasıl bir varlığım?" sorgusunu yaşatmaz mı? gerçekte ne olduğu, hangi cinse daha yakın olduğunu tespit etme mecburiyeti doğurmaz mı?
inanna salome bu kez, yaşamının 24 yılını kadın olarak geçirmişken, katıldığı olimpiyat oyunlarında yarış komitesinin cinsiyetini 'karışık' görerek yarışlardan men ettiği bir sporcuyu, bir dizi hormonal tedavi ve operasyonlar sonucu erkek ve dahası çocuk sahibi olan dünyaca ünlü bir kayakçıyı, erika schinegger'i* konu edinmiş öyküsüne.
- ilginç bir öykü gerçekten ve konu itibarı ile az rastlanır cinsten.
yıllar sonra, 7 yaşındaki kızının ısrarlarına dayanamayıp giymemeye yemin ettiği kayak takımlarını kuşanıp eski günlere, ta! 60'lı yıllara gitmesini konu alan, keyifli bir öykü. öyle ki, yamaç aşağı slalom yaparken adeda siz de ona eşlik ediyor, yaşadıklarını yaşıyor, hissettiklerini bire-bir hissediyorsunuz.
"...yıllardır unuttuğu mazisi, ertelenmiş bir hesaplaşma, pusuda beklediği kayak pistinde, erik kayaklarını kara basar basmaz onu, tüm ruhunu ele geçirmiştir. saklı geçmişinin unutulmuş anıları bir film şeridi gibi kayaklarının altında uçuşan kar zerreleriyle akmaya başlar... hem de eski şampiyon erika'nın hızına yakışır bir akıştır bu, sabahki masalsı kar havası artık erik için tipiye dönüşmüştür. tüm benliğini serbest bırakır, artık erik maziden çıkıp gelen erika'nın yönettiği filmin tek izleyicisidir."
inanna salome'nin o alışıldık duygu dolu anlatımıyla, keyifle ve bir çırpıda okuyacağınız cinsten bir öykü bu.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar