bugün
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- 21 maçtır yenilmeyen takımı becermek9
- galatasaray'ın yaşaması muhtemel facia11
- fred'in gs orta sahasını kucağa alması11
- icardi1905'in silik yemesi8
- icardi190517
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı101
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası26
- mert hakan yandaş22
- dokunmaya kıyamadan sevmek16
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur11
- mauro icardi10
- fenerbahçe11
- manitayla yapılacaklar15
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması24
- sık sık aldığınız iltifatlar15
- erkolar kapatılsın13
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği8
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi13
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz12
- arda güler11
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur30
- anın görüntüsü21
- alex de souza12
- karıya kıza doymuş erkek25
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi17
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı10
- bik bik'in cinsiyeti14
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor11
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz12
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur9
- gulmekicinyaratilmis8
- travestilerin genelde kürt olması14
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz19
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek19
- çok üzgünüm sözlük8
- aşık olmadan sevişmek9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- nervio8
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- etine dolgun kız8
- fatih terim8
- taktik verin15
- gecenin şarkısı9
- icardi1905 adamdır12
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- risale i nur21
- en çok yaşamak istenilen şehir10
2011-2012 döneminde öğretmenlik yaptığım okulda, çok sık aklıma getirdiğim sözdür.
okulumuzda kaynaştırma öğrencileri mevcuttu. . ben de o günlerde okulda yeni başlamış bir öğretmendim. böyle olunca öğrenciler, öğretmenin tepkisini ölçmeye çalışıyorlar. çeşitli yaramazlıklar yaparak acaba öğretmen kızacak mı, yumuşak yüzlü mü, diye öğretmeni deniyorlar. haliyle öğretmen de ilk zamanlarda otoritesini kurmak için sert tavırlar takınıyor.
başladığımın ikinci haftasıydı. derslerine girdiğim sınıflardan bir tanesinde çocukluğunda menenjit geçirmiş bir öğrenci vardı. adı yunus. durumunu bildiğim için yaptığı tüm yaramazlıkları göz ardı etmeye çalışıyorum. tabi öğrenci her şekilde öğrencidir, felsefesini hiç bir zaman unutmamalı. bir kaç defa böyle sürünce, yunus seni döverim, canını acıtırım, diye ikaz ettim onu. tabi bu sözlerim yunus için şeker sözlerdi. "bütün öğretmenler aynı şeyi söylüyor ama hiç de öyle olmuyor" diye bir de dalga geçmez mi velet.
ben göz ardı ettikçe o yaramazlıklarını artırdı.
en sonunda dayanamayıp, dersin ortasında yanıma çağırdım. hemen bir cetvel buldum.
-neden yaramazlık yapıyorsun, ben sana seni döverim demedim mi? diye sordum.
-öğretmenim hep diyorsunuz da, hiç bir öğretmen beni dövmüyor, dedi.
-görelim o zaman dövüyor mu dövmüyor mu, aç avucunu dedim.
ve avucunun içine, çok acıtmadığından hatta hiç acıtmadığından emin olduğum bir cetvel şaplağı indirdim. acımadığı için yunus yüzüme sırıtmaya devam etti ve "acımadı" diye güldü. o esnada sınıf da koptu, uğultular başladı. "bu sopayı attın attın, atamadın otorite gider enurchem" diye geçirdim içimden.
ve eline hızlıca bir defa daha vurdum. vururken cetvel benim elimi de acıttı. yüzüne bakınca ne kadar acı hissettiğini anladım.
şimdi acıdı mı yunus, diye sordum.
"acıdı öğretmenim" dedi, elini ovuşturarak.
yerine oturmasını söyledim ve sınıfa dönerek; öğretmen yumuşak yüzlü, döverim diyor ama dövmüyor gibi şeyler düşünmeyin. ben diğer öğretmenlerinize benzemem. yapacağım dediğim şeyi yaparım, dedim.
derse devam edebilecek halde değildim. göz ucuyla yunus a baktım. neredeyse ağlayacak. sınıfa hemen test verip, sessizce masama oturdum. yunus u seyretmeye başladım.
o an içimden şöyle bir düşünce geçti: " senin en sevmediğin insan bile annesinin bir tanesi."
gözlerim doldu. yunus a baktım. benim acımadan kıydığım şu öğrenciyi, kim bilir annesi nasıl bağrına basıyordur. ona kıyamıyordur, diye türlü düşünceler kafamdan geçti.
burnumun direkleri sızladı, ağladım ağlayacağım. usulca masamdan kalktım, yunus un yanına oturdum. kafası aşağı eğik, eline bakıyordu.
-çok acıdı mı yunus? diye sordum.
-acıdı öğretmenim, dedi.
-ama hak etmedin mi yunus?
-hak ettim öğretmenim, çok yaramazlık yaptım.
-e hep böyle mi olacak; sen yaramazlık yaptıkça ben sana hep vuracak mıyım? diye sordum.
-galiba öyle olacak öğretmenim, çünkü ben yaramaz biriyim. dedi
cevabına gülsem mi ağlasam mı bilemedim. nasıl sevimli geldi gözüme. elimi omzuna attım. sesimi daha da alçaltarak, yunus dedim, anlaşalım seninle; sen bir daha benim sözümden çıkma, uslu dur. sen uslu durdukça ben artı vereyim sana olur mu?
"olur öğretmenim" dedi gözleri parlayarak.
bana küsmedin değil mi? diye sordum.
"yok öğretmenim, ben yaramazlık yaptım, sizi üzdüm, iyi oldu" dedi.
başını okşadım.ikimiz de memnunduk.
ve yunus göz ardı edilebilecek yaramazlıkları dışında hiç yaramazlık yapmadı. dersime katılmaya bile çalıştı. arada bir halini hatırını soran okul müdürüne, "bu okuldaki en sevdiğim öğretmen, enurchem öğretmen" dediğini duydum. "beni hiç dövmüyor, dinliyor" diyormuş.
"bir öğrenci kazanmışsın enurchem" demişti müdürüm, yanıma gelerek.
en son ayrılırken de koşarak geldi yanıma, elimi öptü, sarıldık. ağladı kerata. sonra da servisine koştu.
arkasından bakarken aklıma yine aynı düşünce geldi.
"senin en sevmediğin insan bile, annesinin bir tanesi."
okulumuzda kaynaştırma öğrencileri mevcuttu. . ben de o günlerde okulda yeni başlamış bir öğretmendim. böyle olunca öğrenciler, öğretmenin tepkisini ölçmeye çalışıyorlar. çeşitli yaramazlıklar yaparak acaba öğretmen kızacak mı, yumuşak yüzlü mü, diye öğretmeni deniyorlar. haliyle öğretmen de ilk zamanlarda otoritesini kurmak için sert tavırlar takınıyor.
başladığımın ikinci haftasıydı. derslerine girdiğim sınıflardan bir tanesinde çocukluğunda menenjit geçirmiş bir öğrenci vardı. adı yunus. durumunu bildiğim için yaptığı tüm yaramazlıkları göz ardı etmeye çalışıyorum. tabi öğrenci her şekilde öğrencidir, felsefesini hiç bir zaman unutmamalı. bir kaç defa böyle sürünce, yunus seni döverim, canını acıtırım, diye ikaz ettim onu. tabi bu sözlerim yunus için şeker sözlerdi. "bütün öğretmenler aynı şeyi söylüyor ama hiç de öyle olmuyor" diye bir de dalga geçmez mi velet.
ben göz ardı ettikçe o yaramazlıklarını artırdı.
en sonunda dayanamayıp, dersin ortasında yanıma çağırdım. hemen bir cetvel buldum.
-neden yaramazlık yapıyorsun, ben sana seni döverim demedim mi? diye sordum.
-öğretmenim hep diyorsunuz da, hiç bir öğretmen beni dövmüyor, dedi.
-görelim o zaman dövüyor mu dövmüyor mu, aç avucunu dedim.
ve avucunun içine, çok acıtmadığından hatta hiç acıtmadığından emin olduğum bir cetvel şaplağı indirdim. acımadığı için yunus yüzüme sırıtmaya devam etti ve "acımadı" diye güldü. o esnada sınıf da koptu, uğultular başladı. "bu sopayı attın attın, atamadın otorite gider enurchem" diye geçirdim içimden.
ve eline hızlıca bir defa daha vurdum. vururken cetvel benim elimi de acıttı. yüzüne bakınca ne kadar acı hissettiğini anladım.
şimdi acıdı mı yunus, diye sordum.
"acıdı öğretmenim" dedi, elini ovuşturarak.
yerine oturmasını söyledim ve sınıfa dönerek; öğretmen yumuşak yüzlü, döverim diyor ama dövmüyor gibi şeyler düşünmeyin. ben diğer öğretmenlerinize benzemem. yapacağım dediğim şeyi yaparım, dedim.
derse devam edebilecek halde değildim. göz ucuyla yunus a baktım. neredeyse ağlayacak. sınıfa hemen test verip, sessizce masama oturdum. yunus u seyretmeye başladım.
o an içimden şöyle bir düşünce geçti: " senin en sevmediğin insan bile annesinin bir tanesi."
gözlerim doldu. yunus a baktım. benim acımadan kıydığım şu öğrenciyi, kim bilir annesi nasıl bağrına basıyordur. ona kıyamıyordur, diye türlü düşünceler kafamdan geçti.
burnumun direkleri sızladı, ağladım ağlayacağım. usulca masamdan kalktım, yunus un yanına oturdum. kafası aşağı eğik, eline bakıyordu.
-çok acıdı mı yunus? diye sordum.
-acıdı öğretmenim, dedi.
-ama hak etmedin mi yunus?
-hak ettim öğretmenim, çok yaramazlık yaptım.
-e hep böyle mi olacak; sen yaramazlık yaptıkça ben sana hep vuracak mıyım? diye sordum.
-galiba öyle olacak öğretmenim, çünkü ben yaramaz biriyim. dedi
cevabına gülsem mi ağlasam mı bilemedim. nasıl sevimli geldi gözüme. elimi omzuna attım. sesimi daha da alçaltarak, yunus dedim, anlaşalım seninle; sen bir daha benim sözümden çıkma, uslu dur. sen uslu durdukça ben artı vereyim sana olur mu?
"olur öğretmenim" dedi gözleri parlayarak.
bana küsmedin değil mi? diye sordum.
"yok öğretmenim, ben yaramazlık yaptım, sizi üzdüm, iyi oldu" dedi.
başını okşadım.ikimiz de memnunduk.
ve yunus göz ardı edilebilecek yaramazlıkları dışında hiç yaramazlık yapmadı. dersime katılmaya bile çalıştı. arada bir halini hatırını soran okul müdürüne, "bu okuldaki en sevdiğim öğretmen, enurchem öğretmen" dediğini duydum. "beni hiç dövmüyor, dinliyor" diyormuş.
"bir öğrenci kazanmışsın enurchem" demişti müdürüm, yanıma gelerek.
en son ayrılırken de koşarak geldi yanıma, elimi öptü, sarıldık. ağladı kerata. sonra da servisine koştu.
arkasından bakarken aklıma yine aynı düşünce geldi.
"senin en sevmediğin insan bile, annesinin bir tanesi."
güncel Önemli Başlıklar