bugün

dikiş tutmayan o yara bazı geceler kanıyor hala

sızıdır!

hep vardı. ezelden beri. hep varolacak. ebede dek. yerli-yersiz hissederim bunu. kağıt kesiği gibi. ya da kıymık batması. hiç bilemedin diş ağrısı. gelişini hissedemezsin. akıntıdır bu. kadınların özel günlerinde olan akıntının aksine rahatlatmaz, tam tersi iyice rahatsız eder. ki ben, sevildiği zaman huzursuz olan bir adamım. sevdiği zaman da huzursuz olan bir adam.
ruhumun dinginliğe kavuştuğu anlar ise sadece ve sadece hastalandığım zamanlar. o hastalıklardan kurtulmak için verdiğim mücadele. bedensel acılarla ruhsal acıları yer değiştirip, ruhumu rahatlatmak sadece.

beni anladığını varsayanlar bir bir çıksın inlerinden. yazılarımı okuyup bana sadece "hak" veren ahmaklar. asalaklar... kokuşmuşluk, lağımlardan daha kötü kokuyor çünkü. hissedebiliyorum. kokusunu alabiliyorum. ellerim üşüyor yerli-yersiz çünkü. en mutlu anımda bir mutsuzluk bulup çıkarabiliyorum. ve işte o an, bir sızıyı alıp, kalbimin tam üzerine oturtabiliyorum.

benim hiçbir şeyim değişmedi. ben de değişmedim aslında. ne bir zamanlar uzun olan saçlarım, ne de daha dün kestiğim 80 günlük sakalım, hiçbiri ama hiçbiri bende tek bir değişikliğe neden olmadı.
kötülüğe dair yapabileceklerim katrilyonlarca şey iken iyiliğe dair bildiğim her şeyi tek tek unutuyorum. beli bükülen yaşlıların aksine, ben toprağın kokusunu asfaltlardan sökmek uğruna, ellerim ceplerimde sürünerek yürüyorum. içimde, nedeni belirsiz bir sızıyla.

--spoiler--
doğduğundan beri kalbinde bir delik
almak için bütün sızıları içine
--spoiler--