bugün

ingilizce ingilizce sözlük kavramını anlamayan düz

tartışmasız düzdür, ya da beyinsizdir. olaylara sadece kendi tarafından bakar. empati yeteneği sıfırdır. yaratıcılık eksilerdedir. doğal seçilimde yeri yoktur. müdürlerin arkasındaki deri pano gibidir. öyle boş bir adamdır. yok yok, o kadar da değildir. neyse, bir süre önce böylesine sığ yaratıklardan biriyle aramda şunun gibi bir diyalog geçer:

+ingilizceden ingilizceye sözlük lazımdı, aldım.
-he?(!) o nasıl oluyo yea? o ne be? şş, hehe.
+ingilizceden ingilizceye sözlük işte.
-ingilizceden türkçeye?(!)
+yok ya ingilizceden ingilizceye işte anlamıyo musun?
-nasıl olcak o yea? 'hello'nun karşısına hello mu yazcak? ehehe.
+türkçeden türkçeye sözlükler var ya, işte öyle.
-?
+türkçe sözlük. türkçe derslerinde kullandığımızdan.
-bildim!
+ha işte, ingilizler de insan, onlar da bizim gibi kendi dillerindeki sözcükleri tanımlayan sözlükler yapıyolar. ondan bahsediyorum.
-heeee öyle desene ya. iyi hadi hayırlı olsun. ehehe.

görüldüğü üzere, işte bu kadar gerizekalıdırlar dostlar. bu bonussimolarla bu diyaloğu yapmaktan dilimde tüy bitti. hakikaten en az 3 kere yaşamışımdır şu olayı. sonra kızdı mı da kızdı oluyor. teallam. daha nitelikli bir insan soyu için bunlar gibileri toplumdan dışlayarak intihara sürüklemeliyiz. hem kalabalık insan nüfusu da biraz azalmış olur.