bugün
- yazarların bira içme rekorları15
- herkesle iyi geçinmek12
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler10
- uzay pornosunun adı ne olmalı18
- anın görüntüsü13
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz8
- cinlerin musallat olma sebepleri21
- hangi yazar hangi burç14
- gideon reid morgan jj25
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi8
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi22
- kur koruma ne demek14
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması10
- kalp krizi8
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak11
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak9
- yalnguk oglu12
- sokak köpekleri9
- magicovento25
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi15
- kız arkadaşı yüzünden kendini asan genç8
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması10
- özgür özel8
- lise mezuniyet törenleri10
- istanbul10
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması21
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu28
- su faturasının elektrik faturasını sollaması9
- sözlükten hatun kaldırmak19
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim22
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması13
- irem derici'nin erkek sevdası17
- akraba evliliği bir özgürlüktür19
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
- ali koç12
- kadının kocasına ismi ile seslenmesi mekruhtur18
- ellerim bos gonlum hos9
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği14
- islam10
- meral akşener12
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız12
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek9
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle13
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği15
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı8
- saraca silsüpüroğlu14
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi26
murat yalçın ın bir kitabı
"(...) hangi ağaçtan düştüm? hangi ağacı taşladım? hangi köprülerden geçtim? ayakta kalabilmek için 'rambo'laşmak zorundaymışız. dişini tırnağına geçirip yaşayanları anlayamıyorum. parmaklarıma inen satırlardan kurtulmuş değilim. "kırk katır mı, kırk satır mı?" diye soran yok, kırk satıra yazgılı düşmüşüm ağaçtan, bir sıkıntı gibi. buzlu camlar var aramızda, devinen gölgelerle konuşuyorum sanki. hayata atıldığım gün, hayattan atıldığım gün olmuş meğer; soğuk düşlere dalmış, mırıltı atlarını eğerlemiş, bir yarım yarnıç gibi gidiyorum." bir karabasan ve ironi kuyusu olan murat yalçın, bu kez içinden geçenleri "hafif metro günleri"nde ağırlıyor.
tadımlık
(...) bakıyorum da kimse kapılara dayanmıyor. dün, yaşlı bir adam, tam kapılar kapanırken binmek istedi. sıkıştı, kafasını ve gövdesinin sol yarısını içeri sokabildi. ortalık karıştı birden, sonunda iki kişi adamı yaka paça içeri çektiler. epeyi azarlandı, "acelen neydi?" diye. dakikalarca sırıttı durdu, büyük bir iş becermiş gibi. canını yolda bulmuş bu adama öfkeli gözlerle baktım, kendi aptallığımı görür gibi oldum. istasyona yürürken de bir grup ilkokul öğrencisi, bağıra çağıra caddeyi karşıya geçiyordu. üç kafadar çocuk kolkola girmişti. koskoca bir halk otobüsünün altından son anda kurtuldular. otobüs acı bir fren yaptı, yolun ortasında hafif yan döndü. aklım gitti, yanlarından geçerken azarladım, dayanamayıp. üçü birden, sırıtarak, tükürükler saçarak, "ali şen başkan fenerbahçe şampiyon" diye tempo tuttular. baktım, kimsenin umurunda değil, istasyona gelesiye kendimi azarladım, sana ne oluyor? diye. kafamı dağıtmak için, vagonu bir boydan bir boya turladım. spor gazeteleri okuyanların başında dikilip okuma hırsızlığı yaptım. haldun taner'in "ases" adlı öyküsünü düşündüm; fenerbahçe-hacettepe maçını anlattığı, arada da, "hiç şüphe yok, gol futbolun orgazmıdır." ya da "profesyonel futbolcu bir çeşit sermayedir.", "ne yapacaksanız birinci yarıda yapın çocuklar." gibi inciler döktüğü öyküyü. belediye araçlarındaki metal etiketler canımı sıkıyor. saçma sapan uyarılar, berbat bir türkçe, yerli yersiz ingilizce... kimse kimseyi takmıyor. olur olmaz her şeye öfkelenen, ya da içinde bulunduğu tehlikelerden habersiz sırıtkan kalabalık. bir de ben!
"(...) hangi ağaçtan düştüm? hangi ağacı taşladım? hangi köprülerden geçtim? ayakta kalabilmek için 'rambo'laşmak zorundaymışız. dişini tırnağına geçirip yaşayanları anlayamıyorum. parmaklarıma inen satırlardan kurtulmuş değilim. "kırk katır mı, kırk satır mı?" diye soran yok, kırk satıra yazgılı düşmüşüm ağaçtan, bir sıkıntı gibi. buzlu camlar var aramızda, devinen gölgelerle konuşuyorum sanki. hayata atıldığım gün, hayattan atıldığım gün olmuş meğer; soğuk düşlere dalmış, mırıltı atlarını eğerlemiş, bir yarım yarnıç gibi gidiyorum." bir karabasan ve ironi kuyusu olan murat yalçın, bu kez içinden geçenleri "hafif metro günleri"nde ağırlıyor.
tadımlık
(...) bakıyorum da kimse kapılara dayanmıyor. dün, yaşlı bir adam, tam kapılar kapanırken binmek istedi. sıkıştı, kafasını ve gövdesinin sol yarısını içeri sokabildi. ortalık karıştı birden, sonunda iki kişi adamı yaka paça içeri çektiler. epeyi azarlandı, "acelen neydi?" diye. dakikalarca sırıttı durdu, büyük bir iş becermiş gibi. canını yolda bulmuş bu adama öfkeli gözlerle baktım, kendi aptallığımı görür gibi oldum. istasyona yürürken de bir grup ilkokul öğrencisi, bağıra çağıra caddeyi karşıya geçiyordu. üç kafadar çocuk kolkola girmişti. koskoca bir halk otobüsünün altından son anda kurtuldular. otobüs acı bir fren yaptı, yolun ortasında hafif yan döndü. aklım gitti, yanlarından geçerken azarladım, dayanamayıp. üçü birden, sırıtarak, tükürükler saçarak, "ali şen başkan fenerbahçe şampiyon" diye tempo tuttular. baktım, kimsenin umurunda değil, istasyona gelesiye kendimi azarladım, sana ne oluyor? diye. kafamı dağıtmak için, vagonu bir boydan bir boya turladım. spor gazeteleri okuyanların başında dikilip okuma hırsızlığı yaptım. haldun taner'in "ases" adlı öyküsünü düşündüm; fenerbahçe-hacettepe maçını anlattığı, arada da, "hiç şüphe yok, gol futbolun orgazmıdır." ya da "profesyonel futbolcu bir çeşit sermayedir.", "ne yapacaksanız birinci yarıda yapın çocuklar." gibi inciler döktüğü öyküyü. belediye araçlarındaki metal etiketler canımı sıkıyor. saçma sapan uyarılar, berbat bir türkçe, yerli yersiz ingilizce... kimse kimseyi takmıyor. olur olmaz her şeye öfkelenen, ya da içinde bulunduğu tehlikelerden habersiz sırıtkan kalabalık. bir de ben!
güncel Önemli Başlıklar