bugün

heidelberg

almanyanın en güzel şehirlerinden. 2. dünya savaşında yıkılmama şansına sahip olmuş ve unesco tarihi miras kentler listesinde koruma altında. öğrenci şehri olması itibariyle çok canlı multi kültürel bi ortam sağlar. japon turiste çok rastladım şehirde. yukarda saraya dar merdivenlerden tırmanmak yorucu ama sonunda enfes bir şehir ve Neckar manzarası sizi bekler. sonbaharda romatizmin doruklarındadır şehir. ich hab mein herz in heidelberg verloren(kalbimi heidelbergde kaybettim) demiş şair zamanında ve öyle söylenegelir. Mark twain cafe var nehir kenarında güzel bir mekan. ana caddedeki irish pub, sokak aralarındaki inanılmaz şirin şarap evleri, cafeler, nehrin öbür yakasına bağlantı köprüleri, masal gibi kenttir. ulaşımı da kolaydır. Frankfurttan havalimanından, çok sık tren, Mannheimden tramway ulaşımı mevcut. Basel'e de 3 saat kadar mesafede. matbaa makinelerinde bir marka olmasının nedeni de burdaki en eski basım evlerinin bulunması. çok taze basılmış kitap evlerinde küçücük el kitaplarında Goethe şiirlerinden, ev pasta tariflerine kadar birçok konu işlenir. Gidin ve sadece yürüyün, üniversite meydanında öğrencilere takılın, konuşmak kolay, seyyar kahve standlarından kahve alın filan. almanyanın elit entellektüellerinin okuduğu ve yaşadığı kenttir de ayrıca. çok seveceksiniz.