bugün

ingiltere

avrupa'ya genel olarak baktığımız zaman o kıta üzerindeki birçok devletin ters oturtulmuş piramitlere benzediğini görürüz. bu devletlerin avrupa'daki toprakları eskiden sömürdükleri o geniş coğrafyalarına, dolayısıyla dış ticaretlerinin önemine kıyasla gülünç denilecek kadar küçük bir durumda. bu durum için tepe noktası avrupa'da, ilke ise bütün dünyadadır. sadece amerika birleşik devletleri bu tarifin dışında kalır.

mesela avrupa'nın en güçlü devletlerinden biri olan ingiltere'ye gelelim.
britanya imparatorluğu söz konusu edilirken anglosakson dünyasının varlığı her zaman aklımızın bir köşesinde bulunmalı. ingiltere, amerika ile olan kültür ve dil birliğinden dolayı herhangi bir avrupa devleti ile kıyaslanamaz. hiçbir devlet iktisadi fetihlerini ingiltere'den daha sert ve silah zoru ile yapmamış ve yapmış olduklarını da ingilizler kadar azimle korumamıştır. ingiliz siyasetinin göze çarpan en büyük özelliği siyasi kuvvetinden ekonomik fetihler yapması ve sonra her iktisadi başarısını siyasi kuvvet haline getirebilmesidir. ayrıca ingiltere'nin kendi iktisadi çıkarları için savaşmayacak kadar korkak olduğuna inanmak çok büyük bir hatadır. ingilizler ihtiyaçları olan silahlara her zaman sahip olmuşlardır. onlar savaştan galip çıkmalarını sağlayacak silahları ellerinde bulundurmuşlardır. paralı askerler yettiği müddetçe savaşa hep bunları yolladılar. fakat başarı için bu yetmeyince kendi milletlerinin en değerli kanından yardım almak yolunu da bildiler. ayrıca ingilizlerin mücadele iradeleri daima aynı şekilde kalmıştır.