bugün

yazarların başından geçen ibretlik olaylar

gece yarısıydı, saat üçü beş geçiyordu. hafiften sarhoştum, nasıl olda sevgilimin doğum günüydü. kadıköyün dar sokaklarından doktor esat ışık caddesine çıkmaya çalışıyordum, hem gecenin zifiri karanlığı hem de ışıkların çalışmaması beni, bir korku filmindeymişim gibi hissettirdi. arada kedilerden gelen tıslama sesleri ve sokakta yerden hızlıca geçen ama ne olduğunu anlayamadığım figürler. yürümeye devam ettim, midem bulanıyordu ama burada kusamazdım. ya biri çıkarsa? yürümeye devam ettim ama artık her adım binlerce adımmış gibi gelmeye başladı, dengemi kaybederken bıraktım kendimi yere. ağır bi sızı ve nefes almakta güçlük. ellerim kanıyordu ama eve varmalıydım. babaların birine kolumu koydum ve son gücümü kullanarak ayağa kalktım. silkelendim ve önüme baktım ve o an... bir silüet. karanlık, sadece siyah bir adam. elinde parlayan bir şey vardı, bana doğru uzanıyordu - ve kısık bir tonla gülmeye başladı.

şaka lan şaka.

büyük ihtimalle ilk defa gasp edilmesidir, ibretlik olay bir buçuk iskender yazarı için.