bugün
- icardi190516
- erkekler ne işe yarar11
- jose mourinho58
- içine şeytan girse ne yaparsın10
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı15
- türkiye cidden almanyadan daha iyi8
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga10
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması10
- anın görüntüsü11
- insanı zengin hissettiren şeyler11
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi21
- magicovento20
- carlo ancelotti8
- albay kemal13
- artık yazmayacağım8
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri16
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- arda güler10
- nihavend longa20
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz10
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız12
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu8
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- dinci zekası8
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak10
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
-hastane kalabalığı;
kimi zaman, bildiğimiz şeylerin bizlere anlatılması, bilmediklerimizden daha büyük zevk verir. kendimizi, yakın hissettiğimiz kahramanın yerine koyar ve bir anda, okuduğumuz hikayenin kahramanı olu-veririz.
trt'de bir zamanlar yayınlanan yedi numara adında bir dizi vardı. bilmem hatırlar mısınız? hani üniversitede okuyan kızlı-erkekli bir gurup gencin evlerinde kaldıkları, çocuğu olmayan bir karı-koca ile olan serüvenlerini anlatan tv dizisi. yanlış hatırlamıyorsam, trt'nin ana haber bülteni'nden sonra reyting alan tek programıydı.
yıllarca süren; kimilerimizin sinirlendiği ve 'insanımızın komedi anlayışı' olarak yerdiği çiçek taksi, akasya durağı gibi dizilerdeki, kemal sunal filmleri'nin halen büyük seyirci kitlesine sahip olmasındaki temel neden de bu değil mi zaten? adeta onları, yaşadığımız mahallenin hatta evimizin birer ferdi olarak kabul etmemiz değil mi?
hastane kalabalığı, çok başarılı bir durum hikayesi olmuş. tam anlamıyla aziz nesin hikayeleri tadında.
yer seçimi; tam isabet. bu ülkede, eylemlerden karakter tahlili için bir hastane polikliniğinin önünden daha güzel bir mekan seçilemezdi doğrusu.
hiçbir sanatsal katkıya gerek yok! insanları olduğu gibi anlatsan da bir mizah eseri kendiliğinden çıkıyor ortaya. yer yer çekici, komik ve kimi zaman da hafiften kara mizaha kaçar cinsten. yazar da sade bir dil kullanımı ile bunu tüm çıplaklığı ile ortaya koymuş zaten.
hikayenin, hastaneye her ne sebeple gelmiş olursa-olsun, sonuçta hasta olan bir türk erkeğinin, güzel bir kadın bacağını, hatta çirkin bile olabilir, asla görmezlikten gelemeyeceğini vurgulaması örneğin. göz-göze gelmekten utanmasına rağmen eskilerin deyimi ile gayri ihtiyari bundan vazgeçmemesi. dahası, nasıl olsa gidiyor, son bir kez alıcı gözle bakayım diye düşünmesi,
- ne kadar bildik ve ne kadar bizden.
hiç abartısız;
"(...)
- seninde mi şiş? ay valla benim de.. 2 ay oldu inmedi meret.
- eniştemde vardı benim böyle bir şiş. sonradan tümör çıkmasın mı?
- ay allah korusun oğlum ne diyon sen öyle?
- kişniş otu iyi gelir diyorlar ya deneyen var mı acep yavrum?
- seni kandırmışlar teyze ineklere veriyoz onu biz, mideleri bozulduğunda.
- kişniş bağırsakları kurutur yeğenim vermeyin yazıktır hayvanlara.
- hayvan be ya noolcak?.."
olduğu gibi;
"(...)
- bayanmış doktor hadi gene şanslıyız..
- genç doktorlar da iyi olmaz ya hadi bakalım..
- hıyar bile 3 ayda yetişmiyor be ya..
- çok da genç değil canım tecrübesi var.. üçüncü gelişim benim..
- verdiği ilaçlar çok iyi geliyormuş..
- hem erkek doktorlar çok kötü davranıyor zaten.
- geçen bi kovmadığı kaldı beni odadan. erkek değilmi nolucak.
- bayan iyidir bayan.
- her bi tarafımıza bakar*..."
ben çok tat aldım bu hikayeden. kurgu güzel, tema güzel, karakterler güzel. ee! anlatım da güzel olunca tadından yenmiyor haliyle.
mamafih, bir noktayı belirtmeden geçemeyeceğim. sözcükler yerel bir özellik taşımıyor ise diğer bir deyimle, söyleniş biçiminin öznelliği hikayeye artı bir takım şeyler katmayacaksa o vakit, yazımı kurallı yapmakta her zaman fayda vardır.
şöyle bir örnek verelim;
"...sooma gareee! öskürü-öskürü bitmedi. soonuda, hurama hööle bi ağrı girdi. kıpırdeyemeyyon. baktın ki olcek değil tokturu geedin ben hindi..."
bir de yukarıdaki diyalog örneklerine bakalım;
"...hayvan be ya noolcak?.."
"...geçen bi kovmadığı kaldı beni odadan. erkek değilmi nolucak..."
hiç olmazsa iki n'olacak aynı olsaydı ya da şöyle olsaydı keşke;
"...hayvan be ya! n'olacak..."
"...geçenlerde, bir kovmadığı kaldı beni odadan. erkek değil mi? n'olacak..."
kimi zaman, bildiğimiz şeylerin bizlere anlatılması, bilmediklerimizden daha büyük zevk verir. kendimizi, yakın hissettiğimiz kahramanın yerine koyar ve bir anda, okuduğumuz hikayenin kahramanı olu-veririz.
trt'de bir zamanlar yayınlanan yedi numara adında bir dizi vardı. bilmem hatırlar mısınız? hani üniversitede okuyan kızlı-erkekli bir gurup gencin evlerinde kaldıkları, çocuğu olmayan bir karı-koca ile olan serüvenlerini anlatan tv dizisi. yanlış hatırlamıyorsam, trt'nin ana haber bülteni'nden sonra reyting alan tek programıydı.
yıllarca süren; kimilerimizin sinirlendiği ve 'insanımızın komedi anlayışı' olarak yerdiği çiçek taksi, akasya durağı gibi dizilerdeki, kemal sunal filmleri'nin halen büyük seyirci kitlesine sahip olmasındaki temel neden de bu değil mi zaten? adeta onları, yaşadığımız mahallenin hatta evimizin birer ferdi olarak kabul etmemiz değil mi?
hastane kalabalığı, çok başarılı bir durum hikayesi olmuş. tam anlamıyla aziz nesin hikayeleri tadında.
yer seçimi; tam isabet. bu ülkede, eylemlerden karakter tahlili için bir hastane polikliniğinin önünden daha güzel bir mekan seçilemezdi doğrusu.
hiçbir sanatsal katkıya gerek yok! insanları olduğu gibi anlatsan da bir mizah eseri kendiliğinden çıkıyor ortaya. yer yer çekici, komik ve kimi zaman da hafiften kara mizaha kaçar cinsten. yazar da sade bir dil kullanımı ile bunu tüm çıplaklığı ile ortaya koymuş zaten.
hikayenin, hastaneye her ne sebeple gelmiş olursa-olsun, sonuçta hasta olan bir türk erkeğinin, güzel bir kadın bacağını, hatta çirkin bile olabilir, asla görmezlikten gelemeyeceğini vurgulaması örneğin. göz-göze gelmekten utanmasına rağmen eskilerin deyimi ile gayri ihtiyari bundan vazgeçmemesi. dahası, nasıl olsa gidiyor, son bir kez alıcı gözle bakayım diye düşünmesi,
- ne kadar bildik ve ne kadar bizden.
hiç abartısız;
"(...)
- seninde mi şiş? ay valla benim de.. 2 ay oldu inmedi meret.
- eniştemde vardı benim böyle bir şiş. sonradan tümör çıkmasın mı?
- ay allah korusun oğlum ne diyon sen öyle?
- kişniş otu iyi gelir diyorlar ya deneyen var mı acep yavrum?
- seni kandırmışlar teyze ineklere veriyoz onu biz, mideleri bozulduğunda.
- kişniş bağırsakları kurutur yeğenim vermeyin yazıktır hayvanlara.
- hayvan be ya noolcak?.."
olduğu gibi;
"(...)
- bayanmış doktor hadi gene şanslıyız..
- genç doktorlar da iyi olmaz ya hadi bakalım..
- hıyar bile 3 ayda yetişmiyor be ya..
- çok da genç değil canım tecrübesi var.. üçüncü gelişim benim..
- verdiği ilaçlar çok iyi geliyormuş..
- hem erkek doktorlar çok kötü davranıyor zaten.
- geçen bi kovmadığı kaldı beni odadan. erkek değilmi nolucak.
- bayan iyidir bayan.
- her bi tarafımıza bakar*..."
ben çok tat aldım bu hikayeden. kurgu güzel, tema güzel, karakterler güzel. ee! anlatım da güzel olunca tadından yenmiyor haliyle.
mamafih, bir noktayı belirtmeden geçemeyeceğim. sözcükler yerel bir özellik taşımıyor ise diğer bir deyimle, söyleniş biçiminin öznelliği hikayeye artı bir takım şeyler katmayacaksa o vakit, yazımı kurallı yapmakta her zaman fayda vardır.
şöyle bir örnek verelim;
"...sooma gareee! öskürü-öskürü bitmedi. soonuda, hurama hööle bi ağrı girdi. kıpırdeyemeyyon. baktın ki olcek değil tokturu geedin ben hindi..."
bir de yukarıdaki diyalog örneklerine bakalım;
"...hayvan be ya noolcak?.."
"...geçen bi kovmadığı kaldı beni odadan. erkek değilmi nolucak..."
hiç olmazsa iki n'olacak aynı olsaydı ya da şöyle olsaydı keşke;
"...hayvan be ya! n'olacak..."
"...geçenlerde, bir kovmadığı kaldı beni odadan. erkek değil mi? n'olacak..."
güncel Önemli Başlıklar