bugün
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız20
- crop giyen erkek9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası21
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- icardi190527
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- hamas bir terör örgütüdür20
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- anın görüntüsü12
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
--Arka Kapak--
Günlerdir; o iki beyaz gömleklinin hikâyesine tanık olan kaç kişiydik, bunu düşündüm. Tanıkların her birinin hikâyesini düşündüm. içimizden biri bu ölümü çağırmış olabilir mi diye düşündüm.
Zühal'e anlatabilseydim, ölüm üzerine düşünmemin, okumamın sebebi Nermin'i çok özlemek ile alakalı değil. içimdeki boşluk ile alakalı. Ve bu boşluk bir kadından arta kalan boşluk değil. Belki bir kadının doldurması gerekirken doldurmadığı boşluk.
Kim kendi hikâyesini tam olarak bilebiliyor ki! Her anlatışımızda değişen bir şey hikâyelerimiz. Değişirken aynı kalan üstelik. Sır da burada gizli ya. Onca değişikliğe rağmen aynı kalan nedir? Yaşlanırken ve yaralanırken korumaya çalıştığımız şey nedir?
Karşıma çıkan bütün kadınların sadece benim yükümü azaltmak gibi bir görevi olduğu duygusundan kurtulmam gerekiyor.
Kadınlar hayatı düzeltmek isterken çok yaralanıyor. Erkekler fragmanların içinde yaşamak istiyor. Kabataslak bir özet. Fazla katmanlı olmayan. Bir hikâyenin bütünlüğü erkeklere fazlasıyla ağır, fazlasıyla sıkıcı geliyor. Makineleri tamir edebilen erkekler, yazık ki hayatı tamir edemiyor. Onun için erkekler hayatı bozma haklarının hiç olmadığını bilerek yaşamalı.
Fatma Barbarosoğlu'nun kaleminden bir solukta okuyacağınız Son On Beş Dakika ile kendinize ve sevdiklerinize bir adım daha yaklaşacak, hayatınızdaki renklerin ve seslerin bütünleştiğini fark edeceksiniz.
--arka kapak--
son yıllarda okuduğum en güzel kitaplar arasında yerini almış olan fatma barbarosoğlu romanıdır. 232 sayfadan ibaret olan bir kitabın sadece 15 dakikayı anlatıyor olması ve bunu akıcı bir dilin yanı sıra eşsiz bir üslupla başarması kayda değer bir durum. sosyolog bir yazarın böyle bir roman yazması ise apayrı bir nokta. okunması ve okutulması defaatle tavsiye edilir.
"iyi ki kader diye bir şey var. iyi ki bizim kader diye bir şey olduğunu bilme şuurumuz var. yoksa her şey ne kadar da zor olurdu. ne beyhude bir çaba ile çok bilinmeyenli bir denklemi çözeceğiz diye uğraşır dururduk. oysa kader diyoruz. kader deyince ve kaderin o an bütün olumsuzluklara rağmen hayatımızı düzene sokan bir şey olduğunu kabul edince hayat sırtta taşınan bir yük olmaktan çıkıyor."
http://www.profilkitap.com/book.php?id=316
Günlerdir; o iki beyaz gömleklinin hikâyesine tanık olan kaç kişiydik, bunu düşündüm. Tanıkların her birinin hikâyesini düşündüm. içimizden biri bu ölümü çağırmış olabilir mi diye düşündüm.
Zühal'e anlatabilseydim, ölüm üzerine düşünmemin, okumamın sebebi Nermin'i çok özlemek ile alakalı değil. içimdeki boşluk ile alakalı. Ve bu boşluk bir kadından arta kalan boşluk değil. Belki bir kadının doldurması gerekirken doldurmadığı boşluk.
Kim kendi hikâyesini tam olarak bilebiliyor ki! Her anlatışımızda değişen bir şey hikâyelerimiz. Değişirken aynı kalan üstelik. Sır da burada gizli ya. Onca değişikliğe rağmen aynı kalan nedir? Yaşlanırken ve yaralanırken korumaya çalıştığımız şey nedir?
Karşıma çıkan bütün kadınların sadece benim yükümü azaltmak gibi bir görevi olduğu duygusundan kurtulmam gerekiyor.
Kadınlar hayatı düzeltmek isterken çok yaralanıyor. Erkekler fragmanların içinde yaşamak istiyor. Kabataslak bir özet. Fazla katmanlı olmayan. Bir hikâyenin bütünlüğü erkeklere fazlasıyla ağır, fazlasıyla sıkıcı geliyor. Makineleri tamir edebilen erkekler, yazık ki hayatı tamir edemiyor. Onun için erkekler hayatı bozma haklarının hiç olmadığını bilerek yaşamalı.
Fatma Barbarosoğlu'nun kaleminden bir solukta okuyacağınız Son On Beş Dakika ile kendinize ve sevdiklerinize bir adım daha yaklaşacak, hayatınızdaki renklerin ve seslerin bütünleştiğini fark edeceksiniz.
--arka kapak--
son yıllarda okuduğum en güzel kitaplar arasında yerini almış olan fatma barbarosoğlu romanıdır. 232 sayfadan ibaret olan bir kitabın sadece 15 dakikayı anlatıyor olması ve bunu akıcı bir dilin yanı sıra eşsiz bir üslupla başarması kayda değer bir durum. sosyolog bir yazarın böyle bir roman yazması ise apayrı bir nokta. okunması ve okutulması defaatle tavsiye edilir.
"iyi ki kader diye bir şey var. iyi ki bizim kader diye bir şey olduğunu bilme şuurumuz var. yoksa her şey ne kadar da zor olurdu. ne beyhude bir çaba ile çok bilinmeyenli bir denklemi çözeceğiz diye uğraşır dururduk. oysa kader diyoruz. kader deyince ve kaderin o an bütün olumsuzluklara rağmen hayatımızı düzene sokan bir şey olduğunu kabul edince hayat sırtta taşınan bir yük olmaktan çıkıyor."
http://www.profilkitap.com/book.php?id=316
güncel Önemli Başlıklar