bugün

söykü dergisi sayı 5 oda

- misafir ve yolcu;

- hikayeye doğrudan bir dalış ve ardından kısa paragraflarda geçmişe dair bilgilendirmeler.

okuyucuyu, sıkmadan-bunaltmadan. üstelik, ruhsal bunalım yaşayan bir insanın içsesleri ile olan anlamlı-anlamsız ama karmaşık diyaloglarının bulunduğu bir hikayede çok da akıllıca bir girişim.

- içses... fark ettiniz mi, son zamanlarda ne çok kullanır olduk bu sözcüğü?

hikayenin içinde de çok net anlatılmaya çalışıldığı gibi insanların kendi-kendileriyle konuşmaları ve tartışmalarına 'delilik belirtisi' olarak bakılırdı eskiden. oysa, herkes kendi içsesiyle, için-için konuşmaya devam ederdi.

- hakikaten, ne komik olurdu böyle birini izlemek.

mesela ben, bir insan kaşının, evet, hayır, olabilir, zor, çok güzel, kötü ve daha nice anlamlar ifade edebildiğini; çocukluğumda, annemi, çoğunlukla kazak örerken izlediğimde öğrendim. içsesleri ile neler konuşuyorsa, dışa-vurumu anında yüzünde. kaşlar, gözler, dudaklar ve hatta yüz derisi; bir sinema perdesi hatta, tiyatro sahnesi gibi o kadar açık ve net ifadeler. kendisini yalnız hissettiği zamanlar konuştuğunu bile yakalamışlığım vardır. tabii, ardından beni fark edince klasik boğaz temizleme numaraları filan.

- tabular yıkılıyor, ne güzel!

bir zamanlar deli damgası yemekten korkan bizler, aslında herkesin bildiği ve hemen her gün kendi-kendine tekrarladığı bu diyalogları, şimdilerde rahatlıkla dile getiriyor, buna bir isim koymanın gereğini hissediyor ve 'içses' diyoruz.

- tutar mı? tuttu bile...

yazarlar, beni bu sayıda çokca şaşırtacaklar anlaşılan. hırpani yazarlarda bile bir derlenme, bir toparlanma, bir güzelleşme-titizlenme çabası, aman-aman! şeytan kulağına kurşun.

çok güzel bir tema yakalanmış ilkin. ilginç ve bir o kadar da etkileyici kullanılmış üstelik. ruhsal bunalım halindeki bir insanı; onun söylemleri ile yansıtmak, çelişkilerini ortaya koymak ve eğreti duran, kılıksız bir anlatıma girmeden onu okuyucuya sunabilmek zor değil, çok zor bir iştir. bazı paragraflar, biraz fazla uzatılmamış mı? evet! bu kusur kadı kızında da görülür.

hikaye, bir ileri bir geri gidiyor olsa da bölümler arasındaki bağlantılar iyi kurulmuş. okuyucunun ihtiyaç duyduğu bilgiler tam da kafa yormaya başlayacağı sırada geliyor.

bu oldukça önemli bir detaydır zira, okuyucu tembellikten hoşlanır. ister ki istediği şeyler kendisine hap gibi sunulsun. oysa, çoğunun söylemlerine baksanız; 'köstebek romanları'ndan başka bir şey okumadığını zannedersiniz. hani, onlar zeka gerektiriyor ya! o bakımdan.

- yazar, gereken özeni gösterdiğinde neler yapabileceğini kanıtlamış. bizler de bunu istiyoruz zaten.

burası, uludağ sözlüğün o yaşamı ti'ye sayfalarından daha farklı olsun, yazarlar işi ciddiye aldıkları vakit neler ortaya koyabileceklerini göstersinler, onları, bir de bu yüzleri ile tanıtalım istiyoruz.

- bu isteğimiz gerçekleştiği zaman da mutlu oluyoruz. babaları, uçan-balon almış çocuklar gibi...