bugün

leaving las vegas

bence sinema tarihinin en iyi aşk filmlerindendir. çünkü aşka dair her şeyi eksiksiz barındırır içinde. özellikle de şiddeti(genelinde psikolojik olmak üzere). karısı terkettikten sonra mı yoksa terketmeden önce mi alkolik olduğunu hatırlayamayan anti-kahramanımız son ve altın vuruş için varını yoğunu satıp, ki bu arada işten de atılmıştır, lasvegas'a yollanır. tek derdi her şeyi tüketmektir; zamanı, içindeki duyguları, şişelerce alkolü ve benliğini. kayıtsızlığın kenarında dolaşıp dururken oral seks yapsın diye tuttuğu fahişeye delicesine sevdalanması ise hayatın ona son ve tek gerçek süprizidir. litrelerce özgürlük, sınırsız rezalet ve kepazelik, ölümün tam gözlerinin içi... ama tüm bunların içinde yaşanan ve insanı hüzne boğan şiddetli ve gerçek bir aşk. dünyanın en hüzünlü finali, nicholas cage ve elizabeth shoe'nun mükemmel oyunculukarı ve bir o kadar etkileyci underground vegas panoraması eşliğinde seyredilen tam bir sinema şöleni.