bugün

serdar tuncer in allahcc yi mahkemeye vermesi

"kimse kimsenin değerlerine dokunmamalı allah yakar, cızzz"

hani bilsem ki hıristiyana, yahudiye dininiz bozulmuş, ateiste cayır cayır yanacaksın, allah şifa versin demiyor, hinduyla ineğe tapıyor diye alay etmiyor belki bi' derece kutsala saygı isteklerini ve verdikleri değeri anlayacağım.
buna istinaden çelişkilerden bir diğeri aynı şey başka bir dine yapılsaymış katıla katıla gülecekleridir.

bu insanlar "kutsal" terimini islam inancının tekelinde tutar, oysaki her inanç inananlarından ötürü kutsaldır ve saygıyı hak eder.

bununla birlikte kutsalıma dokunma diye feryat edenlere kutsala saygısızlığı tanımlamak isterim. kutsala saygısızlık, twittırdaki esprilerden, karikatürlerden ya da mizahi eleştirilerden ziyade bir inancın devlet kanalıyla kitleye empoze edilmeye çalışılması, çoğulun inancına uyulmasının istenmesi, kutsal mekanların taşlanması ya da insanların yakılması * gibi durumlardır.
bunların olması halinde mahkemelere gidilmesini doğru bulur, aynı inançtan olmasam bile destek verirdim.

bu tahammülsüz kişiler, mevcut dönem şartlarının lehine olmasından istifade edip(düşünce özgürlüğünün en kısıtlı olduğu an) "dava etme hakkı" fikrinden de kuvvet bularak özgür düşünceye katli vacipi uygun görürler, buna rağmen hala utanmadan islamın ve onun mensuplarının hoş görüsünden bahsederler.

allahcc hesabının sahipleri müslüman değiliz de demediler.
sadece, inananların buna benzer tutumlarından dolayı öcüymüş gibi korkuttukları dinin paraodisini yaparak bir anlamda islamı sempatik göstererek ona hizmet vermişlerdir.
islam dinini vizyon açısından en çok yaralayanlardan harun yahyaya, cübbeli ahmet hocaya tahammül ederken(bunlara gücünüzün yetmediğini anlıyoruz) korkutucu görünen dininizi, alışık olmadığınız ifadelerle sempatik ve ılımlı gösterilmesine katlanamıyorsunuz.

seninki kutsalsa benimki de kutsal o zaman pastafaryanizm'e, şamanizm'e, tengri ifadesine ya da bunun gibi başka değerlerle alay etmeyin. ya da edin kimse siz alay ediyorsunuz diye dininden, inancından soğumuyor.
islama karşı sunulan en ufak eleştiriyi veya mizahi yaklaşımı sindiremeyen, sert bir şekilde püskürtmeye çalışanların geneli, dinlerinden çokça emin olmadıkları en ufak bir eleştirinin düşüncelerini etkilemesinden kayışları kopartmaktan korktukları, bu yüzden ignorance is bliss felsefesine sığındıkları izlenimini veriyor.
maharet müslümanlığı uygun ortamda yaşamak değil, her şeye rağmen her ortamda inancını sürdürebilmektedir.
hiç bir inanç düşünce özgürlüğünün önüne geçebilecek kuvvette değildir-olamaz da.
çünkü adı üstünde insanlar düşünen hayvanlardır.
düşünmek inanmaktan daha köklüdür, daha hayatidir.
inançlarınızı korumaya almak için düşünceleri katledemezsiniz.
inancın yeri kalp, düşüncenin yeri akıldır.
her insan ancak kendi kalbinin ve aklının efendisi olabilir.

bir ricam var, allahınızı seviyorsanız hoşgörüden bahsetmeyin."kendi inancımızdan olmayanları kabullenemiyoruz" "herkesin tek tip olmasını istiyoruz" deyin de en azından dürüstlükten puan kapın. bak allahın adını verdim mecbursunuz artık.

bu konuyla alakalı banu tuna'nın düşüncesi;

--spoiler--
bir röportajı neden yapamadığımı anlatmak istedim. ifade özgürlüğünün, bilginin serbestçe dolaşımının arenası olan, arap baharı diye etiketlenen toplumsal hareketlerin yayılmasını sağladığı, geleceği biçimlendireceği söylenen sosyal medyanın türkiye’de nasıl hadım edildiğinin örneği olduğunu düşünüyorum çünkü. oysa unutmamak lazım, bütün sesler aynı çıktığında müzik de olmaz.
--spoiler--

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19994949.asp

görsel
güncel Önemli Başlıklar