bugün

görecelilik

hiç farkında olmamamıza rağmen her daim hayatımızın parçası kavram. bütün düşüncelerimiz, hislerimiz, hareketlerimiz bizim ya da diğer insanların başka düşünce, his ve hareketlerine göre bir anlam kazanıyor. yanlış olmasa doğru olur muydu, nefret olmasa sevginin ne anlamı kalırdı gibi önermelerle açıklanabilir. ayrıca yaptığımız hareketlerin toplum içerisindeki manası da yine toplumun ortalama yapısına göreceli olarak ortaya çıkar. konya'da * yolda sevgilinizle öpüşmeniz halinde herkesin dikkatini çekip, terbiyesiz olarak damgalanırken, avrupa'da kimse dönüp bakmaz bile. sınavdan aldığınız 80 puan sizin için yetersizken, başkası o not için neler vermeye hazırdır. özenip bezenip yazdığınız bir entrye bir başkası saçma bulduğu için eksi verir.

işte bu noktada bütün sorunlar ortaya çıkıyor. etrafımızda gelişen olayları değerlendirirken kendi değer ve yargılarımızı kriter olarak kullanıyoruz ve onlara göreceli olarak yanlış ya da doğru diyoruz. oysaki o olayları bulundukları şartlar içinde değerlendirirsek daha farklı sonuçlara varmamız hiç de şaşırtıcı olmaz. buna da kısaca hoşgörü diyebiliriz.