ilham

yaşayan bir organizma gibidir.

geldiği zaman boktan olan her şey bir anda anlam kazanır, mükemmel bir ritm kendini yaratır, kusursuz renkler göz önünde canlanır, tüm harfler en doğru şekilde kendilerini sıralarlar.

orda olan ama ulaşamadığınız potansiyelle aranızdaki duvar gelen ilhamla birlikte parça parça olur, arkasındaki supernova'nın enerjisi sizi bir iletken gibi kullanarak dünyaya akar.

herşeyi yapabilecekmişsiniz gibi hissedersiniz.

üşengeçlik yokolur,

ifade yeteneğinizi engelleyen mental bariyerler varlığınız karşısında ufalır gider.

renkleri daha parlak görürsünüz, vücudunuzun salgıladığı endorfin tadı ağzınıza gelir.

geldiğinde onu hemen dışarı vurmanız gerekir.

bu klavyenizin başına geçip uzun süredir planladığınız bilim kurgu hikayesini yazmak olur, tuval ve boyalarınızı alıp koyu yeşil ve tonlarındaki vahşi gece düzlüğünün ve kuru ağaçların resmini çizmek olur, enstrumanınızın başına oturmak olur, farketmez.

maksat onu aktarıp içinizdeki enerjiyi dünyayla paylaşmak olsun da, nasıl olursa olsun. çünkü onu kazıp çıkarmazsanız gidecek ve zaman geçtikçe daha az görünür olacaktır.

o zaman kendinizi bulduğunuzu hissedersiniz. kısa bir süreliğine evrenin işleyişini kavramaktır sanki. tüm puzzle parçaları sadece o an için yerine oturmuş, gezegenler mükemmel bir şekilde sıralanmış, entropi o an durmuş, kaos sona ermiş, düzen sağlanmıştır.

o an sadece sizindir.