bugün

istanbullular

Kurgusu çok güzel, istanbul' lu olmanın yanı sıra türkiye' li olmaya da ciddi dokundurmalar yapılmış ve bu mevzu için çok yerinde bir mekan seçilmiş. Milyonlarca yabancının en az 1 saatliğine yabancı veya öteki olmaya aldırmayacağı aldırsada anlamı olmayacak bir yer: istanbul Atatürk Hava Limanı.

aynı olayları farklı farklı kişiler tarafından değişik pencerelerden gözlemek hoş. Ama bir eksiklik var sanki, tanımlayamadım. bu tarzın eksiksiz olanı için
(bkz: Elif şafak)
(bkz: Aşk)

Gereksiz kahramanlar var hikayede, bu durum okuyucu yoruyor. Hele ki tüm kahramanların bir yolla esas kızı tanıyor olması çok sıkıcı. Bir ara bu Belgin' i bir ben tanımıyorum heralde hissiyatına kapıldım. Sonra esas oğlanın adını Ayhan koyması ucuz olmuş.

Yine karakterle ilgili tutarsızlıklar var. Ordu lu ilyas Batur Can' ın birden bire trabzon lu çıkması, Ayhan' ın taksiye aslında binmediği üzerinden kurulan aslında hoş olmuş kurgunun ilerleyen sayfalarda yine gereksiz bir kahraman tarafından yalanlanması. Aynı sahnede aynı kurgunun taksideki başka biri için işlenmiş olmasını yine ucuz buldum( Mehmet emin Entek in taksiyle havalimanından ayrılması bölümünden bahsediyorum.)
Kahramanların hemen hemen hepsinin "be!" ünlemiyle konuşması rahatsız edici. Kahramanları elbette yazarlar oluştutur. Aslında hepsinin aynı kişi olduğunu okuyucu olarak hissetmek kitabın içinde kaybolmaya, kendini hikayeye kaptırmaya engel oluyor.

son olarak sevdiğim bir kaç tespiti oldu. Bir kız çocuğunun babasıyla yaşadığı aşka dikkat çektiği tespitleri ve kadınların beyaz atlı prenslerinin çıkıp geleceğine olan ütopik ve bir o kadar melankolik acı hayallerine dokunuşu çok lezzetliydi.